Programdan kısa bir bölüm:
Ali Kişmir: İdeolojik anlamda bir farklılık olduğu hep dillendiriliyor partide. İşte liberaller ve sosyalistler olarak. İşte sosyalistler gelmek istiyor, liberaller şimdi daha ağırlıklı özellikle MYK’da falan. Bunları değerlendirir misiniz?
Birikim Özgür: Tabi ideolojik tartışmalar hiç bitmez. Hani derler ya “ideolojiler öldü”. Biz tam tersini iddia ediyoruz. İdeolojiler vardır, ölmemiştir ve insanlık tarihi boyunca da var olmaya devam edecektir. Çıkış noktamız da nedir? Ezen – ezilen ilişkisinin her daim devam edeceği! Özünde sömürü olan ideolojilere karşı kurulmuş bir partidir CTP ve bu anlamda da hem bir taraftan ülkedeki yapısal sorunları aşıp sürdürülebilir bir toplumsal ve ekonomik oluşturmaya hem de diğer taraftan eşitlik olgusu temelinde sosyal adaleti, fırsat eşitliğini, insanlar arasındaki eşitliği sağlamak adına da bir ideolojik mücadele yürütüyor CTP.
İşi şu noktaya getirirsek; örneğin, “Ali’nin ideolojisi şudur, Birikim’in ideolojisi budur” gibi bir tartışma açacak olursak da bence bunun yararlı olabilmesi için somut birtakım projeler, birtakım konularla ilgili tartışmakta büyük yarar vardır.
Ali Kişmir: Mesela örnekleyebilir miyiz bunu?
Birikim Özgür: Bakın mesela ABD’de Demokrat Parti’nin kongresinden önce işte örneğin Obama ile Hillary Clinton çıkıp televizyonlarda bile belli konulardaki farklı görüşlerini çok açık tartışıyorlar. Böyle bir demokrasiyi biz niye yaşamayalım? Yaşayabiliriz.
Bu anlamda şunu ifade etmek gerekiyor:
Bizim bir parti programımız vardır. Seçimden önce halka vaat ettiğimiz şeyler vardır. 212 sayfalık vizyon ve programımızı hazırladık seçimden önce. Adını da hatırlayacaksınız “Akıl Defteri” koyduk. Orada her şey yazıyor. CTP’nin yapacağı her şey yazıyor. Hükümet Programı’nda pek çok şey yazıyor. Bunlar üzerinden biz pek çok şeyi tartışabiliriz, geliştirebiliriz elbette ki. Ancak bizim toplumsal bir vizyonumuz, hedefimiz olmalıdır. Hem CTP’lilerin, hem diğer partilerin veya partisiz insanların… Nedir o? Kendi ayakları üzerinde duran bir toplum olmak. Türkiye’ye göbekten bağlı olmayacak, Türkiye ile daha sağlıklı ilişkiler içerisinde olabilecek bir toplum konumuna erişmek. Bunu da planlamak gerekiyor.
Bunu nasıl planlayacaksınız? Çıkış noktanız eğer toplumsal onur ise belli konularda ilerleme kaydetmeniz gerekiyor. Örneğin, çok basit bir hesap yapalım. 216 milyon TL yılda Türkiye bizim cari harcamalarımıza katkı yapıyor. Biz bunu 3 yıl içerisinde her yıl 70 milyon azaltarak 3 yıl sonra Türkiye’ye her ay maaş öderken avuç açar pozisyonunda olmaktan kurtulabiliriz.
Bu somut mudur?
Gayet somut bir şeydir değil mi?
Ali Kişmir: Yaparsanız somut olur.
Birikim Özgür: Bunu yapabilir mi Kıbrıs Türkü? Biz yapabilir diyoruz. Bu kapasitemiz, bu bilgi birikimimiz, bu inancımız, bu kararlılığımız vardır, olmalıdır.
Ali Kişmir: Şu anda yetki sizin partinizde…
Birikim Özgür: Evet. Yapıyoruz da zaten bunu. Yapmaktayız.
Ali Kişmir: “Bunu göreceğiz” diyelim biz de.
Birikim Özgür: Hayır! Adım adım ilerliyoruz. Şöyle ilerliyoruz: Geçtiğimiz yıl 2014 bütçesinde cari harcamalarımıza katkı 287 milyon civarıydı. Şimdi 213’e düşürdük bu yıl. Bu her yıl 70 milyon düştüğü zaman 3 yıl sonra avuç açmaktan Kıbrıs Türkü kurtulacak.
Şurada kritik bir sorgulama yapmamız gerekiyor:
Her yıl bu 70 milyon harcamayı nasıl azaltabiliriz?
Ne yapmanız lazım?
Reform yapmanız lazım.
Bak…
Ali Kişmir: Mesela şu…
Birikim Özgür: Özür dilerim. Yani kendimi ifade etmek istiyorum. Heyecanlı olduğum bir konudur, inandığım bir konudur. Yoksa programın yöneticisi tabi ki sizsiniz.
Ali Kişmir: Yo, tabi ki estağfurullah buyurun…
Birikim Özgür: Nasıl düşecek o 70 milyon yılda?
Örneğin bak; maliye bakanlığı ne diyor? “80 milyon harcadık ek mesailere”. Orada lüzumsuz masraf, harcama var mı? Var. Bunu 50’ye düşürelim bu yıl. Al sana 30 milyon. 70’in 30’u gitti işte. Ve daha bir sürü lüzumsuz harcama bu kamu yapıyor sevgili Ali. Müşavirler ordusu… Yapalım… Nitekim Kamu Personel Yasası değişiyor. Bunlar hep düzelecek konular.