
Öncelikle 65’inci yaşınızı en içten dileklerimle kutlar, nice mutlu, sağlıklı yaşlar dilerim.
Sayın Tatar, gazete manşetlerinden yine aynı cümleyi tekrarlıyorsunuz:
“Talat çözemedi, Akıncı çözemedi, seçilirse Erhürman mı çözecek?”
Bir de yanına klişe ekliyorsunuz:
“50 yıldır federasyon görüşüldü de ne oldu?”
Samimiyetle soralım:
Bu soruları gerçekten cevap aramak için mi soruyorsunuz yoksa çözümsüzlüğü halka kader gibi sunmanın kolay yolunu mu buldunuz?
Hepimiz biliyoruz:
Talat da Akıncı da çözümü tek başına imzalayamazdı.
Karşı tarafın uzlaşmaz tutumu sürdüğünde, uluslararası konjonktür uygun olmadığında, bir Cumhurbaşkanının imzası yetmezdi.
Ama onlar en azından bu halkın çözüm iradesini masada tuttular, dünyaya taşıdılar.
Sayın Tatar, siz ne yaptınız?
Çözüm için masada irade göstermek yerine çözümsüzlüğün kalıcılaşmasına yatırım yaptınız.
Üstelik “iki devletli çözüm” diye süslediğiniz siyasetin pratiğe yansıması hızlandırılmış bir vilayetleşme sürecinden ibaret oldu.
KKTC devletinin içi boşaltıldı, kurumsal hafıza yerle bir edildi, mali disiplin rafa kaldırıldı, yapısal reformlar unutturuldu, Türkiye ile dış yardım ilişkimizi düzenleyen protokoller kuşa çevrildi.
Ben de kendi siyasi tecrübemle uyarıyorum:
İki devletli çözüm siyaseti, uzun vadeli ilhak stratejisinin bir ön hamlesidir.
Göz göre göre ülke hızla o noktaya sürükleniyor.
Şimdi çıkıp “50 yıldır federasyon görüşüldü de ne oldu?” diyorsunuz.
Evet, Rum tarafı defalarca “hayır” dedi, doğru.
Ama biz “evet” dediğimiz için bugün hâlâ uluslararası zeminde hak talep edebiliyoruz.
Eğer bizim taraf da “hayır” deseydi bugün müzakere masasına davet bile edilmeyecek bir halk olacaktık.
Yani görüşmeler sadece imza atmak için değil aynı zamanda bu halkın varlığını, meşruiyetini diri tutmak için de önemlidir.
İşte Erhürman da tam bunu söylüyor:
“Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitlik temelinde çözüm iradesini dünyaya taşıyacağımıza söz veriyoruz. Hiç kimse bu iradeyi yok sayamayacak. Biz masadan kaçan taraf olmayacağız. Türkiye ile istişare içinde çözüm için müzakereye hazır olacağız. Ama kimse de bizi sadece müzakere olsun diye müzakereye mahkûm edemeyecek.”
Fark buradadır Sayın Tatar.
Siz çözümsüzlüğün bekçiliğini yapıyorsunuz.
Erhürman ise çözüm vizyonunu diri tutuyor, bu halkın siyasi eşitlik talebini savunuyor.
Dolayısıyla sorduğunuz sorunun cevabı aslında çok basit:
Talat çözemedi, Akıncı çözemedi.
Ama onlar çözüm iradesini korudu.
Siz ise çözümsüzlüğün yükünü topluma taşıttınız.
O halde asıl soruyu biz soralım:
Sayın Tatar, siz bu topluma ne verdiniz?