
Dün Arabahmet’te, CTP Genel Merkezi önünde toplanan yüzlerce kişi, Tufan Erhürman’ın cumhurbaşkanlığı adaylığı için yürüyüşe geçti.
Yürüyüş henüz başlamadan, Mağusa Belediye Başkanı Süleyman Uluçay, “Birikim, beni takip et, sana bir şey göstereceğim” dedi.
Merakla peşinden gittim.
Kalabalık ağır ağır ilerlerken Arabahmet Camii’nin kapısına ulaştık.
Başkan bana ne göstereceğini söylemediği için merakım iyice arttı.
Caminin avlusuna girdik ve mezarlardan birinin önünde durduk.
Başkan sordu:
“Biliyor musun bu kim?”
Mezar taşındaki yazılar İngilizceydi.
Okuduğumda Mehmet Kâmil Paşa olduğunu anladım.
Başkan kısa bir süre mezarın yanında Kâmil Paşa hakkında bilgiler verdi.
1833 Lefkoşa doğumlu, Osmanlı’da dört kez sadrazamlık yapmış bir Kıbrıslı.
Balkan Savaşları ve II. Meşrutiyet gibi kritik dönemlerde Osmanlı yönetiminde önemli roller üstlenmiş.
İngiliz yönetimiyle resmi ilişkiler geliştirmiş ve devlet kurumlarını güçlendirmiş bir isim.
Daha sonra tekrar kalabalığın arasına katıldık ve Tufan Erhürman’ın adaylık başvurusunda yanında yer aldık.
Mahkemeler binasına yürürken başkanla tarih ve liderlik üzerine konuştuk.
“Tarihini bilmeyenler geleceği de şekillendiremez. İlericilerin de tarihten çıkaracağı çok dersler var” diye düşündüm.
Başvuru sırasında Erhürman, yeni döneme dair vizyonunu özetlerken, kalabalık, “Sesimiz, sözümüz Tufan Erhürman” sloganlarıyla O’na eşlik ediyordu.
Dün sıcak, yorucu ama aynı zamanda umut verici ve öğreticiydi.
Mehmet Kâmil Paşa’nın hayatı, ülkemizin bağrından çıkmış yetkin ve vizyoner liderlerin ne kadar belirleyici olabileceğini beynime kazıdı.
Tarih hatırlatıyor:
Doğru lider, hem ülkeyi hem de bölgesel siyaseti şekillendirebilir.
Teşekkürler Süleyman Uluçay, teşekkürler Tufan Erhürman.
Dün, tarih ve geleceğin el ele yürüdüğü bir gündü.