İstihdam sorunumuz, meseleyi “kamuda istihdama” hapseden sığ siyaset kadar toplumsal yaşamda istihdam ortamının geliştirilmesine katkı yapamayan tüm toplum kesimlerinin eseridir…
Siyaset, çeşitli baskılar nedeniyle istihdamı istismara dönüştüren bir noktaya hapsolmuştur. İstihdam ortamı devlet eliyle hazırlanmalıdır ancak bunun için “değişim” şarttır. Bozuk düzene hep birlikte karşı çıkmalıyız. Uygun ortamı oluşturup bireylerin girişimcilik güçlerini, yaratıcılıklarını, kaynak yaratma yeteneklerini, bilgi ve becerilerini seferber edebilir ve toplumumuzun potansiyelleri harekete geçirilebiliriz. Burada “değişimden” kasıt, istihdamın bir amaç değil sağlıklı ekonomik faaliyetler sırasında doğan bir yan ürün veya bir başka deyişle araç olduğunun içselleştirilmesidir. Değişim sağlanmazsa, sadece istihdam yaratmış olmak için devletin sağlayacağı iş imkânları temel tartışma konusu olmaya devam eder fakat bu çerçevede atılan her adım uzun vadede istihdam hayatının bütününü mahveder.
Küçük işletmeler desteklenmelidir. Potansiyel oradadır. Bütün dünyada küçük işletmeler sağlıklı bir istihdam hayatının temel öğesi olarak değerlendirilir ve istihdam politikalarının özü çoğunlukla küçük işletmeler için uygun ortam yaratmaya yöneliktir. Teknolojik yenilikler tüm dünyada istihdamın başlıca araçlarındandır; istihdam politikamız teknolojik yenilikleri de teşvik etmelidir.
Sağlıklı ekonomik faaliyetler üzerinden ekonomik krize son vermeyi öngörmeyen bir siyaset olamaz. Olursa, işte böyle istihdam, istismara dönüşür. Çalışanların haklarının korunması ve ileriye taşınması, insan için siyaset yapan her hareketin temel ilkesidir. “Çalışamayanların” yani “işsizlerin” ihmal edilmeyeceği yeni bir yapı için ortaya konan politikalara “çalışanların” vereceği destekle eşitlik ve sosyal adalet ete kemiğe bürünebilir.