“Tüm bu tespitlerin yanı sıra bir şeyi daha göz ardı etmemek gerekir. Toplumlar, dünyadaki bu gidişata uygun siyasal ve hukuksal gelişmelere imza atabildikleri oranda ayakta kalabilecekler. Bazen “değişim” olgusunun soyut hatta içi boş ve klişe bir argüman olduğunu savlayanlarla karşılaşıyoruz günlük yaşamda. Tarihe not etmek gerekir; Kıbrıs Türk toplumunun temel şiarı bu dönemde değişim olmalı iken bu olguyu ötekileştirmek için gayret sarf edenler vardır. Hedefimiz değişim olmalıdır ki yukarıda özetlenen tarihsel gelişmelere ayak uydurabilelim, çeşitli alanlardaki geri kalmışlığımızı ortadan kaldıralım ve varoluşu gerçekleştirebilelim. Siyasetin de bu anlamda değişmesi ve günün ihtiyaçlarına uygun bir işleve kavuşması acil bir ihtiyacımızdır. Standartlara dayalı, bireysel veya partisel değil toplumsal kazanımlar vaat edebilen bir siyasete geçiş noktasında siyasetin kendisi direnmektedir. Bu bağlamda kritik aşama, devletin şu anda elinde tuttuğu ekonomik rant üzerinden kendini var eden siyasetin kendini var edebilmek adına farklı güç kaynaklarına ihtiyaç duyduğu tespitinin yapılmasıdır. İşte bu kaynak öncelikli olarak bilgidir, bilgi üretimidir. Yani bir anlamda, sağda da solda da günü doğru okuyabilen iyi yetişmiş bireylerin siyasete duhulü ve etkinliklerinin artmasıyla siyaset değişebilecektir”…
Yazının tamamı için: HABER KIBRIS – “Eğitim, ekonomi, siyaset…”- Birikim Özgür yazdı….