Münevver Özgür Özersay:
Günlük sorumluluklarınızdan zaman ayırıp, buraya, bizimle beraber Zehra ve Özker Özgür’ü anmaya geldiğiniz için çok teşekkür ederim. Şu an, burada bulunmamızda Zehra Özgür ve Özker Özgür’ün kendi kişiliklerinin ve ailesinin dışında, onlara değer veren birçok başka güzel insanın da payı olduğunu ve bu etkinliğin sadece ailenin bir etkinliği değil, “hepimizin” olduğunu belirtmek isterim.
Geçen akşam, “böylesi anlamlı bir buluşmada neler söylenebilir ki?” – diye kendi kendimi yerken karşıma çıkan ve çok etkilendiğim bir konuşmayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bundan, tam tamına bir yıl önce, 21 Kasım 2014’te, bilim kurgu ve fantazi edebiyatının en önemli yazarlarından kabul edilen Ursula Le Guin, New York’ta, Ulusal Kitap ödülleri töreninde, aldığı ödülün ardından yaptığı konuşmasında, yayıncılık ve edebiyat dünyasına dair önemli konulara vurgu yapmış ve şöyle demiş:
“Zor zamanlar yaklaşıyor… Özgürlüğü hatırlayan yazarlara ihtiyacımız var. Şairlere; hayalperestlere, daha büyük bir gerçeği görebilen gerçekçilere…”
Konuşmasının devamında ise Ursula Le Guin şöyle demiş:
“Şu anda piyasaya meta üretmekle sanat yapmak arasındaki farkı bilen yazarlara ihtiyacımız var. Şirket karını ve reklam gelirini artırmak amacıyla satış stratejilerine uyumlu metinler yazmak ile sorumlu bir kitap yayıncılığı ve yazarlığı ayni şey değildir.”
Sevgili Ursula, 85 yaşında nasıl bu kadar berrak, bu kadar bilge olabilirsin?
Haddimi aşarak, Senin sözlerini bir altık olarak alarak ilerliyorum.
Evet, doğru diyorsun. Özgürlüğü hatırlayan yazarlara ihtiyacımız var… Ama sadece yazarlara değil, politikacılara da ihtiyacımız var. Destekçilerinin oylarını bir meta gibi görmeyen, tek derdi alacağı oy sayısı olmayan “sorumlu” politikacılara… Daha iyi bir gelecek için, kendi iç sesinden güç alan, kendi yaratıcı gücünü eylemlerine aktarmaktan korkmayan politikacılara… Seçim kampanyalarında ‘başkalarına çamur atarak nasıl temiz kalabilirim’den uzak, en tatlı dille, iyi niyetle; adeta bir su gibi akarak yolunu bulabilen, bu yolu hatta açabilen ve bu yolda sakin sakin ilerleyebilen politikacılara… Herkes karmakarışıkken, eleştiri ve öfke yüklüyken, umudunu yitirmeyen, berrak, net görüşlere sahip, hayallerinden vazgeçmeyerek, “daha büyük bir gerçeği görebilen gerçekçi” politikacılara… Yaralıların yaralarına empati ile dokunmaktan korkmayan, özünü ve yaratıcı hedeflerini sürekli eylemsel odağında tutabilen ve bunu etrafındakilere aşılama aşkı ile donanmış politikacılara…
Sevgili Baba, Sevgili Özker Hocam,
Bundan on yıl önce, aramızdan ayrılırken bana yarım kalmış işlerini, dillendirilmemiş hayal kırıklıklarını ve öfkelerini miras bıraktığını sanarak çok üzülmüştüm. Yas bulutları dağılınca görebildim ki, yanılmışım. Aslında sen bana, Ursula Le Guin’in anlattığı gibi yazarların, ve buna paralel olarak da benim hayal ettiğim gibi politikacıların “gerçek” olabileceğine dair bir çok güçlü bir “deneyim ve inanç” bırakmışsın. Meğer, sana mal ettiğim tüm yarım işler benim işlerim, tüm hayal kırıklıkları ve öfkeler de benimmiş. Bu umut verici inanç için sana ne kadar teşekkür etsem az.
Bu noktada, yine Ursula Le Guin’in konuşmasına dönerek son bir alıntı daha yapmak istiyorum:
“Kitaplar yanlızca meta değildirler; kar dürtüsü çoğunlukla sanatın hedefleriyle ihtilaf içindedir. Kapitalizmde yaşıyoruz. Onun ikditarı içinden çıkılamaz gibi görünüyor. Kralların kutsal hakları da öyle görünüyordu. İnsana ait her iktidar, yine insanlar tarafından direnişle karşılanabilir ve değişebilir. Direniş ve değişim çoğunlukla sanatla başlar…”
Ve sanat denince…
İşte Sevgili Giorgos,
Tekil notalarla, çoğul sesler yaratmaktan korkmayan, kendi sanatı ile su gibi akan dostum. Küçük adımlar atarak büyük işler başarma konusunda çok az görüşebilsek de bana hep örnek oldun. Bizi kırmayıp, bu gece sanatsal tılsımınla aramıza katılmayı kabul ederek bizi ne kadar mutlu ettiğini bilemezsin.
Ve bu noktadan sonar, artık “söz” senin…
Naci Talat Barış ve Dostluk Evi
21 Kasım 2015
—
I thank you very much for sparing the time from your everyday responsibilities and coming to this remembrance event for Zehra and Özker Özgür. Now, I want to stress that, for all of us to be here there are lots of beautiful people’s share other than the personalities of Zehra Özgür and Özker Özgür and their family.
Other night when I was struggling with myself about “what can be said in such a meaningful meeting?” I came across with a very touching/meaningful? speech that I want to share with you.
Just one year ago on November 21 2014, Usrula Le Guin who is one of the important writers of science fiction and fantasy literature made a speech in New York after receiving her prize in National Book awards where she stressed important issues regarding the publication and literature world. I quote:
“I think hard times are coming… We will need writers who can remember freedom. Poets, visionaries—the realists of a larger reality.”
In continuation of her speech she says:
“Right now, I think we need writers who know the difference between the production of a market commodity and the practice of an art. Developing written material to suit sales strategies in order to maximize corporate profit and advertising revenue is not quite the same thing as responsible book publishing or authorship”
Dear Ursula at the age of 85 how can you be such clear and wise?
I am overstepping the limits and taking your words as a base.
Yes, you are right. We need those who remember freedom. But not only as writers, we need politicians as well. We need such politicians who does not see the votes of their supporters as market commodities. We need responsible politicians whose main concern is not the number of votes… Such politicians who are not afraid of taking action from their own creative power by listening to their internal voice and can take inspired action towards a better future…
Such politicians who can stay away from the thought of how can I stay clean by blackmailing others, and who can find his/her way like flowing water, and even can open a way for moving forward with patience, good will and sweet talk.
Such politicians who are realist enough to see the bigger picture, who does not loose hope, who have a clear vision and does not give up dreams while everybody else is confused and full of criticism and anger.
Dear Dad, my dear Ozker Hoca,
Ten years ago when you passed away I was saddened by thinking that you have left your unspoken frustration and anger as a heritage for us. But when the mourning clouds are gone I realized that I was wrong. Actually, you left me a strong experience and belief regarding the possibility of writers and real politicians as I dream of, and as explained by Ursula Le Guin.
All those unfinished business and frustration I attributed to you were mine. I cannot thank you enough for this hopeful belief…
At this point I want to turn back to Ursula Le Guin’s speech and make a last quote:
“Books, you know, they’re not just commodities. The profit motive often is in conflict with the aims of art. We live in capitalism. Its power seems inescapable. So did the divine right of kings. Any human power can be resisted and changed by human beings. Resistance and change often begin in art, and very often in our art—the art of words.”
And when the word comes to art…
Here is Dear Giorgios…
My dear friend, who is not afraid of producing plural voices from single notes, who is flowing like water with his art. Despite the fact that we cannot see each other frequently regarding achieving big things by taking small steps you have always been an example for me. You cannot imagine how happy you made us by accepting to be with us tonight with your artistic magic.
From this point onwards now “the word” is yours…
The Naci Talat Foundation House of Peace and Friendship
November 21, 2015