Maliye Bakanı Meclis kürsüsünden CAS’ın battığını ve çalışanların ay sonundan itibaren işten çıkarılacağını açıkladı.
CAS bu duruma nasıl geldi?
CTP’nin görevde olduğu 2013-2016 döneminde de CAS ile ilgili geçmişteki yanlış uygulamalardan kaynaklanan ciddi sıkıntılar vardı.
Liberal çevrelerin olası eleştirilerine rağmen Özkan Yorgancıoğlu’nun Başbakanlığı döneminde yer hizmetlerinde hiçbir şirketin piyasanın % 60’ından fazlasını tutamayacağı kararı alınarak CAS korundu.
Maliye Bakanlığı görevini sürdürdüğüm dönemde çalışanların birtakım talepleri olmuştu…
Kardeşim gibi gördüğüm sendika başkanı arkadaşımla görüşürken taleplerine olumlu yanıt verebilmeyi çok isterdim!
Şirketin mali durumunu göz önünde bulundurarak “iyi insan” olmak yerine “vicdanıyla hareket eden insan” olmak zorunda hissettim.
Sonrasında ne oldu?
UBP döneminde Ercan’ın YİD sözleşmesinde yapılan hata nedeniyle CAS’ın Ercan İşletmesine borçları biriktikçe birikti.
Kamuoyunun çok sorguladığı malum 4 yıllık uzatma yapılırken de bu hatadan dönmek akıllarının ucundan dahi geçmedi.
Bugün CAS’ın Ercan İşletmesine borcu 1,5 milyon Euro’yu buldu.
Dahası, UBP, 2 yılda, şirkete 70 istihdam yaptı!
2017 yılında şirketin gelirleri % 30 artarken giderleri % 80 arttı!
Yeni hükümet görevi devraldığında hasta artık ex olmuştu.
Ve hasta şimdi suni teneffüsle dahi yaşatılamayacak durumda…
Bu durumun yerel seçimlere 5-6 gün kala açığa çıkması son derece manidardır.
Belediyeler bugün batık durumdaysa ve bir türlü beklediğimiz hizmetleri alamıyorsak sebebi işte bu hastalıklı siyaset anlayışıdır.
İYİ olmak kolaydır…
Zor olan ADİL olmaktır…
En mükemmel adalet ise VİCDANDIR.
Adaleti ve vicdanı tatile çıkarıp “iyi insan” rolüne soyunan belediye başkanları sayesinde bugün belediyelerimizin bazıları çok zor durumda.
Pazar günü bu bilinçle oyumuzu kullanalım.
CTP’nin yönettiği belediyelerle ilgili toplumumuzda genel anlamda olumlu bir algı oluşması tesadüf değildir.
Hem iyi olmayı hem adil davranmayı hem de vicdanıyla hareket etmeyi başaran belediye başkanı ve belediye meclis üyeleri ile yerel hizmetlerin aksamadan sürdürülmesi mümkün olabilir.
Seçim sonrasında yerel yönetimler reformunu konuşabileceğimiz bir zemine ihtiyacımız var.
Bu zemini yaratabilmek için vereceğimiz her oy çok kritik öneme haizdir.
CTP’nin 4 yıl önceki yerel seçim manifestosunda belediyelerimizin mali disiplinle yönetileceği açıklıkla taahhüt edilmişti.
4 yıllık sürede çok büyük oranda bu taahhüde uyulduğunu gözlemledim.
Bütçe disiplinine sadık kalınması, personel giderlerinin makul düzeyde tutulması, belediye kaynaklarının mali yönetim ilkelerine uygun olarak stratejik önceliklere göre tahsis edilmesi gibi konularda yine CTP’nin taviz vermeyeceğini düşünüyorum.
28 belediyede kim seçilirse seçilsin siyasi partilerin kurumsal olarak böylesi ilkesel konularda sergilediği tavır en belirleyici faktör olmaktadır.
İnanıyorum ki 28 belediyede CTP’ye vurulacak her mühür, yerel yönetimlerimizi ileriye taşıyabileceğimiz zemini güçlendirecek ve umudu yaşatacaktır.
Yerel seçimlere çok kısa bir süre kala yaşanan kötü CAS tecrübesinin vereceğimiz her bir oy ile kentimizin veya beldemizin geleceğini belirleme konusundaki gücümüzü bize tekrardan hatırlatmasını dilerim…