Okulların başarı düzeyini ölçen SBS ve Koleje Giriş Sınavı’nda elde ettiği bireysel sonuçlar ağırlıklandırılarak 3 aşamalı bir standart test uygulamasıyla koleje girecek öğrenciler belirleniyor…
CTP döneminde, nicel ve nitel yönden okullarımızın seviyesi eşitlenmeden kolej sınavlarının kaldırılması, kolejlerin kapatıldığı algısına yol açmıştı. Bu uygulama ve diğer bazı toplumsal olguların bir araya gelmesiyle özel okullara yönelimin olağandışı düzeylere varması ve güneydeki okullara yönelimin artması ciddi bir sorundu. Fırsat eşitliği için çıkılan yolda, fırsat eşitsizliği yaratılmıştı…
CTP’nin öngördüğü yapı fırsat eşitliği ilkesini öngördüğünden o günün tartışmalarında geriye dönüşü savunanların eski alışkanlıklarla eşitsizlik talep ettiğini düşünüyordum. Hatta ayrıcalıklı eğitimin tüm dünyada olduğu gibi bizde de bir bedeli olması gerektiğini iddia ederek, nazire yaparcasına, “Kolejleri Eğitim Vakfı’na devredelim, dileyenler bir ücret karşılığında bu okullara devam etsin” diyordum. “Birileri eğitimin özelleştirilmesini savunuyor” dedikodularından medet umanlar bu nazireyi bile nimetten saymıştı. Toplumun genelinde ise “kolej sınavlarının kaldırmasına” gösterilen tepki doğal olarak uygulamayı sahiplenen herkesi gelip buluyordu…
O dönemde tepkileri gözlemleyen UBP, kolej sınavlarını yeniden başlattı.
Kendi adıma, fırsat eşitliği namına ideolojik gerekçelerle halka rağmen bir uygulamayı savunmanın yanlışlığını teslim ederken, halkın CTP’ye tepkisini siyasi ranta çevirmek için girişilen acemice uygulamaların ciddi bir eleştiriye tabi tutulması gerektiğini de düşünmekteyim. Geçmişteki tepkilere mazhar olan yaklaşımım bugün fırsat eşitsizliği sorunumuzun hasır altı edilmekte olduğu ve “yeni uygulamanın” bilimsel açıdan ciddi sıkıntılar içerdiği tespitini yapmama mani midir? Okuyucunun takdiridir…
Ücretsiz temel eğitimde sadece “seçme” çocuklarımızın değil dar gelirli ailelerin çocukları dâhil olmak üzere her bir çocuğumuzun eşit imkânlarla günün gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatılması Anayasal bir sorumluluktur. Bu durumda, bilimsel eğitim esaslarına bağlı kalarak kolej uygulamasını sürdürmek ve tüm okullarımızın nicel ve nitel yönden gelişimi sağlandıkça fırsat eşitliğini süreç içinde ete kemiğe büründürmek en doğrusu olacaktır.
Mevcut uygulama ile ilgili şunları not etmek gerekir:
SBS gibi sınavlar günümüzde sadece genel eğitim politikalarını okulların ne düzeyde yaşama geçirdiğini ölçmek için kullanılır. Öğrencilerin öğrenme düzeylerini ölçmek için değil… Böylesi sınavlarla çocukların bireysel başarı düzeylerini de belirleyerek temel eğitimin ikinci kademesinde hangi okula devam edeceklerini tespit eden başka bir eğitim sistemi dünyada var mıdır?
Öğrencilerin bireysel gelişimini ölçmek için onların belirli bir sürede kat ettiği mesafeye bakılıyor günümüzde. Bu hem daha adildir hem de çocukların “ne kadar başarısız” olduklarını tespit etmekten öte çocukları yüreklendiren bir yaklaşımdır.
Temel eğitimde kaliteli öğrenme için çocukların kendilerini yaratıcı bir biçimde ifade edebilecekleri ortamlara sahip olmaları gerekir. Hata yapmanın “bedel ödemeyi” gerektirmeyeceği ortamlardır burada kastedilen. 21. yüzyılda okur yazarlık, okumayı ve yazmayı bilip bilmemekle değil öğrenme, öğrendiklerini unutabilme ve yeniden öğrenme becerileri ile açıklanmaktadır.
Bugünün çocuklarına yapılabilecek en büyük kötülük, standart testler yoluyla eski nesillerin “öğrendikleri” ile onları sınırlandırmaktır. Mevcut haliyle koleje giriş sistemimiz, bu çocuklara yapılan büyük bir kötülüktür.
Dünya “kaliteli öğrenmeye” odaklanmışken, bizim de okullarımızda yarışmacılıktan arındırılmış bir değerlendirme sistemini öngörüp standart testlere gerek duyulmaksızın belirli alanlardaki başarı düzeylerine bakarak kolejlere kabul edilecek öğrencileri tespit etmemizdir doğru olan. Bu da bir vizyon ve program meselesidir; herhangi bir partinin iktidara geldiği gün hemen uygulamaya sokabileceği bir yaklaşım değildir.
Geleceğimiz için vizyonu popülizmle sınırlı olmayan kadrolar öncülüğünde ve el birliğiyle eğitim sistemimizi günün gereklerine göre yeniden yapılandırmalıyız…