Sadece biz değil, Avro Bölgesi ve diğer bazı Avrupa ülkelerinin yanı sıra örneğin ABD ve Avustralya da cari açık veriyor. Borçlanıyorlar, nitelikli harcamalara yöneliyorlar, daha fazla üretmenin yollarını arıyorlar. Üretimlerini artırabiliyorlarsa, borç ödemeleri düzenliyse ve mali disiplini sağlayabilmişlerse gelecek nesillere iyi bir miras bırakıyorlardır…
Bizim Türkiye’ye tamamen bağımlı, gündelik harcamalarında bile Türkiye’nin onayına tabi olan bir yapımız vardır. Üstelik mevcut iktidar gelecek nesillerimizi düşünme sorumluluğunu da Türkiye’ye havale etmiş durumdadır! Bu onur kırıcı vaziyet karşısında biat etmenin veya duruma isyan etmenin ötesinde birşeyler yapmamız şarttır…
CTP iktidarında cari açığın kapatılması Başbakan Soyer tarafından temel hedef olarak ifade edilmekteydi. Toplumumuzda hâlâ süren verimli tartışmalar, bu şiarın içselleştirilmesi sürecinin emareleridir…
Ancak UBP’de bugün yaşananlar, eski alışkanlıklarla cevizcinin çuvalından har vurup harman savurmakta ısrarcı olanların “isyanından” kaynaklanmaktadır. Ortak bir vizyon etrafında kenetlenemeyen ve üstelik demokratik meşru zeminden de yoksun olan bir parti şu anda iktidardadır…
Ne yapılmalıdır?
Koşullarımız solcu partilerin iki katı fazla çalışmasını ve kadrolarının hiç fire vermeksizin temel şiar etrafında kenetlenmesini gerektiriyor. Çünkü siz bir taraftan mali disiplini sağlarken özellikle çalışan kesimin haklarını da korumak ve toplum genelinde adil gelir dağılımını sağlamakla mükellefsiniz. Diğer sosyal politikalarda da söylemin ötesine geçmek esasen sizin vazifenizdir. Geniş halk yığınları onları temsil edebildiğiniz oranda size güvenir. Duygusal çıkışlar ile kendi kendini yönetme hedefi arasındaki ince çizgiyi kavrayabilmişseniz ülke gerçekleri ile toplumun hassasiyetlerini harmanlayıp doğru temelde yol almanız mümkün olur…
Vizyon cari açığı kapatmak ve kendi kendini yöneten, çalışanların ve dışlanan kesimlerin insanca yaşayabileceği bir topluma dönüşmekse, kamunun, özel sektörün ve sivil toplumun işlevlerini netleştirmek ilk iş olmalıdır.
Değişen dünyada kamu sektörünün misyonu düzenleyicilik olmuştur. Bizim de kamu yapımızı çok yoğun hizmetiçi eğitim çalışmalarıyla denetleyicilik ve projecilik alanlarında yetkin hale getirmemiz gerekir. Özel sektörün ve sivil toplumun önünü açmak için de düzenlemelere ihtiyacımız vardır.
Mali disiplinin konuşulduğu bir ortamda esas büyümeyi sağlayacak olan özel sektörün faaliyetleridir. Sol siyaset özellikle bu noktada iç ve dış yatırımcı dostu olmalı, konuyu eski alışkanlıklarla ideolojik tartışmaya dönüştürmekten kaçınmalıdır. Yatırımcıların toplumsal / sosyal konulara duyarsız kalmasını önleyici, kurumsal sosyal sorumluluk bilinciyle hareket etmelerini teşvik edici olunmalı, gelişmesi öngörülen özel sektörün sosyal projelere kaynaklık etmesi özendirilmelidir. Sivil toplumun, özel sektör ve kamunun desteğiyle güçlenerek sol politikalar temelinde toplumun geneline yönelik insan odaklı hizmetlerini artırması sağlanmalıdır.
Bu vizyon ve işlevler konusunda kafaların netleşmediği, siyasi dilin berraklaştırılmadığı koşullarda sol siyasetin herhangi bir ülkede duygusal çıkışlarla toplumuna gerçek anlamda hizmet edebileceğini düşünen var mıdır?
Cari açık kapitalizmin bir hastalığıdır. Biz de bu hastalıktan muzdaribiz. Türkiye’ye aşırı bağımlıyız ve edilgenleş(tiril)iyoruz. Hastalığımızı reddedip sert bir üslupla sonuçlarına savaş açabiliriz. Ancak özellikle de bu hastalıkla mücadele eden ülkelerde halkın neye karşı olduğunuza değil neyi ne kadar gerçekçi bir biçimde savunduğunuza bakarak yönelimlerini belirlediğini görebilmeliyiz.
O halde güvenilir, dürüst ve tutarlı siyaset, her bir onurlu insanımızın talebi olmalıdır. Cari açıkla mücadele kapsamında toplumsal hassasiyetleri de gözeterek mali disiplini güçlendirecek; yatırım ortamını iyileştirecek; istihdamı artırıcı politikalar yürütecek; kayıt dışılıkla mücadeleyi kararlılıkla devam ettirecek; ülke koşullarına uygun tarzda üç sektörü alabildiğince temel işlevlerine büründürebilecek ve AR-GE ve yenilikçiliğin geliştirilmesine yönelik programları etkin bir biçimde uygulayacak bir liderliktir ihtiyacımız…
12 Mart 2012, Yenidüzen