Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nin değerli üyeleri, Sayın Meclis Başkanımız, Sayın Bakan, sayın milletvekilleri, değerli konuklar, değerli basın mensupları,
Nisabımız vardır; toplantıyı açıyorum.
31 Ekim 2013 tarihinde Cumhuriyet Meclisi’ne sunulan 2014 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı’nın görüşülmesine bugün komitemizde başlıyoruz. Bugünden itibaren hazırlanan program çerçevesinde yürüteceğimiz komite çalışmalarımızı 29 Kasım Cuma günü tamamlamayı öngörmekteyiz.
“Bütçe mülahazalarıyla ulusal dava sulandırılamaz” denilerek bütçenin Meclis’e sevk edilmediği günlerden bugünlere gelmiş bulunuyoruz. Ne mutlu ki günümüzde bütçemiz tüm detaylarıyla gerek komite aşamasında gerekse Genel Kurul aşamasında ele alınmakta ve toplumumuzun bilgisine sunulmaktadır.
Ne var ki içinde bulunduğumuz küreselleşme çağında bütçeyi görüşüyor olmak bizim için yeterli değildir. Değişim iradesi doğrultusunda sosyal ve ekonomik kalkınma hedefimize bağlı sıçramaları yapabilmemiz için dünyada sürekli gelişen bütçe uygulamalarından haberdar olmak ve niteliği artırmak gibi de bir görevimiz vardır.
Avrupa Birliği’nin Maastricht Kriterleri’ne göre kamu borç stokunun %60’ı, bütçe açığının ise %3’ü aşmaması gerekirken, bizim kamu borç stokumuzun ve bütçe açığımızın milli gelirimize oranı bu kriterlerin iki katı dolaylarında seyretmektedir. Türkiye’nin ise 2012 itibariyle kamu borcu, milli gelirinin %38’i seviyesindeyken bütçe açığının milli gelirine oranı %2,3 düzeyinde bulunmakta, Türkiye böylece her iki alanda Maastricht kriterlerini rahatlıkla karşılayabilmektedir. En fazla ekonomik etkileşim içerisinde olduğumuz ülke konumundaki Türkiye’nin bu alandaki başarılarını örnek almalı, halkımızın demokrasi kültürü ile doğru sentezleri yaratarak biz de sürdürülebilir bir toplumsal yapı ve ekonomiye geçişi sağlamalı ve toplumsal varoluşumuzu ekonomik alandaki başarılarımızla taçlandırabilmeliyiz.
2008 küresel finans kriziyle birlikte risklere karşı daha duyarlı bir dünyada yaşıyor olduğumuzun bilinciyle 2014 yılı bütçemizi görüşmemiz ve ortak bir toplumsal vizyonla kamu borç stokumuzu ve bütçe açıklarımızı azaltmayı öngörmemiz gerekmektedir.
Bu bağlamda, bir yandan kamu harcamalarımızda dışa bağımlılığı ortadan kaldırmayı hedeflerken diğer yandan istihdam olanaklarını artırmayı ve sosyal alanlarda daha nitelikli hizmetler sunabilecek bir kamu yönetimini tesis etmeyi öngörmeliyiz. Kamu borç stokumuzu sürekli artıran alanlarda köklü reformlara yoğunlaşıp bu reformlar eliyle kamunun reel sektörle ilişkili alanlarda orta ve uzun vadede harcama yapan değil gelir elde eden konuma erişmesini sağlamak durumundayız. Diğer yandan, etkin maliye politikaları ile kamu gelirlerimizin artırılmasına dönük ciddi bir çaba içerisinde olmamız gerekmektedir.
Kamunun sorumlu olduğu sosyal hizmet alanlarında ise yapısal sorunlarımızı aşmak ve kaynaklarımızın etkin ve verimli kullanılmasını sağlamak acil bir göreve dönüşmüştür. Bu gibi alanlarda daha çok kaynak, daha yüksek kalite anlamına gelmemektedir. Eğitimden örnek vermek gerekirse, ilkokullarımızda öğrenci sayısı OECD ortalaması ile aynı iken öğretmen sayımız OECD ortalamasından %20 daha yüksektir. AB’nin hazırlattığı raporlarda bu oranlar ışığında öğretmen sayısında kısıntıya gidilmesi önerilmekte, fazla öğretmen sayısı ve yüksek maaşlar nedeniyle kaynakların %97’sinin işgücüne harcandığından, bunun diğer harcamaları olanaksız kıldığından söz edilmektedir. Hükümetin öğretmen sayısını azaltma veyahut maaşlarını düşürme gibi bir politikası olmasa da şurası bir gerçek ki verimliliği artırma seferberliğine girişmeden salt yeni istihdamlarla sağlanacak geçici çözümler, kamudaki eğitim kalitesini yükseltme olanaklarımızı iyiden ortadan kaldıracaktır. İlköğretimde kendi partimin de görev aldığı 2004-2011 yılları arasında kamuya kayıtlar %6,5 artarken özele kayıtların %358 artmış olması tesadüf değildir. Bu tablonun oluşmasının tek bir sebebi vardır o da yapısal sorunlar nedeniyle kaliteyi artırmaya dönük adım atma imkânlarımızın her geçen günle birlikte ortadan kalkmasıdır.
Bu tespitler ışığında, önümüzdeki süreçte başta iktidara ve hiç kuşkusuz sorumlu muhalefete büyük görevler düşecektir.
2014 yılı içerisinde yerel seçimlerin gerçekleştirileceği göz önünde bulundurulduğunda, iktidarın seçim ekonomisi uygulamalarından uzak durması ve görüşmeye başladığımız bütçenin öngördüğü harcamaların dışında herhangi bir harcamaya yönelmemesi gerekmektedir. Tam aksine, 2014 Haziran ayında gerçekleşecek yerel seçimlerin, tüm yerel yönetimlerimizde mali ve idari yönden sürdürülebilir yapıların oluşmasına vesile olması gözetilmelidir. Muhalefet ise popülizm yapmadan, ülke gerçeklerini göz önünde bulundurarak ve ortak sorumluluk bilinciyle hareket etmeli, köklü reformların takipçisi olmalı ve iktidarı esasen bu açıdan denetlemelidir. Siyaset dünyamız, iktidarıyla ve muhalefetiyle popülizmden uzak durmayı başarabildiği oranda, irrasyonel yaklaşımlarla ve hatta bazen mesnetsiz ve hakarete varan saldırılarla siyaset üzerinde tahakküm kurmaya çalışan çevrelere en doğru cevabı vermiş olacaktır.
Komitemiz, böylesi zorlu bir yıla girilirken, geçmiş dönemlerde bakanlık görevini de yürütmüş olan üyelerimizin tecrübelerinden azami faydayı gözeterek, tüm üyelerimizin etkin katılımıyla, 2014 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı görüşmelerini disiplinli bir biçimde sürdürecektir. Belirlenen program çerçevesinde yapacağımız çalışmalarda bütçe kalemlerini detaylı bir şekilde inceleyecek ve 2014 yılı içerisinde kaynaklarımızın verimli kullanılabileceği koşulların oluşmasını gözeteceğiz. Bu çalışmalarımızda sizlerin koyacağı katkıya şimdiden teşekkür eder; 2014 Mali Yılı Bütçesi’nin halkımıza hayırlı olmasını dilerim.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.
12 Kasım 2013, KKTC Cumhuriyet Meclisi
“2014 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı Komite Görüşmeleri Açılış Konuşması” için bir yorum