2013 sonrası yapılan işler ile siyasete ilişkin genel kamuoyu algısı arasındaki tezatlık kaç kişinin dikkatini çekiyor acaba?
Demokrasi ve hukuk düzenimize ilişkin 2013 erken genel seçimleri öncesinde “mutlaka yapılacak” denilen işleri bir hatırlayalım…
Anayasa değişikliği… Meclis üzerine düşeni yaptı ancak referanduma takıldı…
Meclis içtüzüğü değiştirildi…
Siyasi partiler yasası değiştirildi.
Uzun süre boş kalan Ombudsman makamına atama yapıldı.
İyi İdare Yasası geçirildi.
Bilişim Suçları Yasa Tasarısı Meclis’e sevk edildi, onay bekliyor.
Bugün itibariyle Seçim ve Halkoylaması Yasası değiştirilerek tek bölge ve çarşaf liste uygulamasına geçildi.
Kuşkusuz hiçbir yasa ya da Anayasa tanrı kelamı değil…
İhtiyaç olursa bu yasalar da dâhil tüm yasalarımızda yine, yeniden değişiklikler gündeme gelebilir.
Kimse 2013 seçimleri öncesi en çok gündemde yer tutan yasa değişikliklerini yapmadınız diyemez.
Seçim öncesinde gündeme gelen demokrasi ve hukuk düzenimize ilişkin yapısal dönüşüm ihtiyaçları büyük oranda karşılandı.
Meclis çalıştı…
Ancak kamuoyu algısındaki siyasete güvensizlikle ilgili durum pek değişmedi.
Bir sonraki seçime çok bir zaman kalmadı…
Kamu düzenimizdeki yapısal dönüşüm ihtiyacını daha çok konuşmamız gerekiyor.
Gerek kamu maliyesine ilişkin gerekse kamu kurum ve kuruluşlarının mali yapılarına ilişkin siyasi dokunuşlar bu kapsamda değerlendirilmeli…
Ekonomiye dair yapısal dönüşüm ihtiyacı da siyasi irade gerektiriyor…
Bu kapsamda reel sektörün ihtiyaçlarını somutlaştırmak, siyasal hedefleri bu ihtiyaçlar ışığında netleştirmek büyük önem taşıyor.
Yükseköğretim, turizm, limanlar, toplu taşımacılık, telekomünikasyon, enerji sektörü, sanayi sektörü, iş ve yatırım yapmanın önündeki engeller, yatırım teşvik sistemi, istihdamın artırılması…
Tümü de “siyasi dokunuş” bekliyor.
Bir sonraki seçime dönük siyasi iddia sahipleri bu konularda somut konuşmalı artık.
Kamu yönetimini nasıl etkinleştireceğiz?
Kamu mali yönetimini nasıl düzenleyeceğiz ki iç borç ödeyebilecek duruma gelebilelim?
Kamusal hizmetlerde kaliteyi nasıl artıracağız?
Sağlık, eğitim, sosyal güvenlik…
Yargı!
E-devlet!
Netice itibarıyla, yapılan işler var, yapılacak işler var…
Seçimden önce veya sonra bu yapılacak işler de tamamlandığında, ortaya yeni ihtiyaçlar çıkacak.
Halkımızın siyasetten beklentileri hiç bitmeyecek.
Bugün Seçim ve Halkoylaması Yasası’ndaki değişikliklerle ağırlıklı olarak toplumun genelini ilgilendiren konularda kaygı taşıyan ve söz söyleyen bir siyasi yapılanma için çok önemli bir adım atıldı.
Tek tük de olsa bu değişikliği eleştirenler var.
Belli ki toplumun genelinin ihtiyaçlarından ziyade kendi beklentilerini ön planda tutuyorlar.
Bazen siyasete dair güvensizlik algısını körükleyenlerin illa ki toplumun genelinin ihtiyaçlarını gözetmeyebileceği mutlaka bir kenara not edilmeli.
Kötümserliğe hiç gerek yok.
Dediğim gibi, yapılan işler kadar yapılacak daha çok iş var.
Önümüze bakmalıyız…
Zira genel kurulda çoğunluğu sağlayıp sağlayamayacağı sorgulanan, komitelerde yasaları ancak da CTP’nin desteğiyle geçirebilecek olan UBP-DP hükümeti ile halkın beklentilerinin karşılanması hiç de kolay görünmüyor.
Öyle bir hava oluştu ki bırakınız somut icraat beklemeyi, mevcut durum daha da kötüye gitmesin diye umuyor çok geniş bir toplum kesimi…
Dost sohbetlerinde yapısal dönüşüm değil erken seçim tarihine ilişkin tahminler birinci konuya dönüştü.
Bu durumda “siyasi istikrarın önemi” bir sonraki seçimde en çok konuşulacak konu olacağa benziyor.
Halkın genelinin ihtiyaçlarını kavramış, siyasi hedeflerini somutlaştırmış ve birbirine kenetlenmiş güçlü bir kadroyla yapılamayacak iş yoktur.
CTP-DP ve CTP-UBP hükümetlerinin ardından bugünlerde sıklıkla muhatap olduğumuz birtakım gündelik konuları değerlendirirken meselelere bir de bu pencereden bakmakta büyük yarar vardır.
Siyasi parti mensupları için kendi partilerindeki gidişat, kendilerinin veya değer verdikleri diğer bireylerin bu gidişat içerisindeki pozisyonu ve benzeri pek çok şey hayati olabilir. Ancak parlamenter demokrasilerde bu “hayati” konuları ele alırken halk için tek hayati konunun bunca yapılması beklenen işe dair ne söylediğini ve ne yaptığını bilen, kararlı, istikrarlı ve güven telkin eden siyasi partiler olduğu unutulmamalı…