Daha önce de Tarımda rehine krizi ve düşündürdükleri başlıklı yazımda Genel Tarım Sigortası’ndan yapılması beklenen kuraklık ödemeleri için tek alternatifin Yapısal Dönüşüm Programı’nda öngörülen reform faaliyetlerini hayata geçirmek suretiyle Türkiye’nin sunduğu Reform Destek Ödeneği’nden kaynak akışını sağlamak olduğunu yazmıştım.
Tekrar etmekte yarar vardır.
Bilindiği üzere mevcut koşullarda Sigorta Fonu’nda açıklanan tazminat miktarını karşılayacak kaynak yoktur.
Açıklanan tazminat miktarını Devlet Bütçesi’nden karşılayabilmek için Devlet Bütçesi’nin cari transferler kaleminin ilgili başlığında söz konusu hibeyi aktarabilecek kaynak da mevcut değildir. Devlet Bütçesi’nde kaynak olabilmesi için 2016 Kasım-Aralık aylarında Meclis’te onaylanan bütçeye ilgili tutarın eklenmesi gerekiyordu. Bu yapılmadı. Çünkü hükümetin öngörüsü ve Türkiye Cumhuriyeti ile vardığı mutabakat, Reform Destek Ödeneği’nden 25+25 toplam 50 milyon TL’lik bir kaynağın bu maksatla kullandırılmasıydı. Bu nedenle hükümet 2017 bütçesi hazırlanırken 2017 yılı içerisinde Genel Tarım Sigortası Fonu’na hibe edilmek üzere bir tutarı bütçeye koymadı.
Günün sonunda hükümet reform yapmak bir yana, söz verdiği reformların tam tersine adımlar atınca Türkiye Cumhuriyeti’nden ilgili kaynak temin edilmediğinden ciddi bir sıkıntı ile karşı karşıya kalındı.
Bu koşullarda Hükümetin tek yapabileceği avans vermektir. Çiftçi, “avans değil hibe istiyoruz” diyor. Çünkü avansın geri dönüşü söz konusudur. Hâlbuki alışkanlık, hibe şeklinde bu kaynağın Sigorta Fonu’na aktarılması olagelmiştir. “Eğer hibe değil avans şeklinde bu kaynak sigorta fonuna kullandırılırsa, fon, ilerleyen dönemlerde çok daha ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalacaktır ve fonksiyonunu yerine getiremez bir hal alacaktır” diye haklı bir endişe söz konusudur.
Genel Tarım Sigortası Yasası’nın 11’inci maddesinin (1)’inci fıkrasının (f) bendinde, “kuraklık, yaygın bulaşıcı hastalıklar ve benzer hallerde sigorta fonlarının yeterli olmaması halinde gerekli tazminat için Devlet Bütçesinden ek tahsisat ayrılacaktır” diye yazmaktır. Ancak bunun için Devlet Bütçesi’nde gerekli tedbir 2017 Mali Yılı Bütçe Yasası Meclis’ten geçmeden önce alınmadığından bu maddenin uygulanması halinde bu kez de Bütçe Yasası ile çelişen bir durumla karşı karşıya kalınacaktır.
Diğer yandan, yine aynı yasanın 15’inci maddesinin (3)’üncü fıkrası, “Meydana gelecek genel zarar tutarı, Fonun mevcut ödeneklerinden fazla olursa, tazminat tutarları eksik oran kadar azaltılabilir” demektir. Bir başka deyişle, hükümet, kuraklık tazminatlarını fondaki kaynakla sınırlı olacak şekilde ödeme yetkisine de sahiptir ancak siyaseten bu yönteme başvurmanın ciddi bedelleri olacağından bu yöntem hükümetlerce tercih edilmemektedir.
Bir diğer önemli önemli husus ise Genel Tarım Sigortası Yasası’nın borçlanmaya cevaz vermiyor oluşudur.
Tüm bu veriler ışığında, 1) Sigorta fonu borçlanamamakta, 2) Türkiye Cumhuriyeti kredileri tazminatları ödeme maksadıyla kullanılamamakta ve 3) Kamu Maliyesi hibe kullandıramamaktadır. Ve 4) Fona avans kullandırılması halinde de fon orta vadede batacaktır.
Sorunun halli için tek yöntem, yine, Reform Destek Ödeneği’nden kaynak teminidir.
Bunun için ise hükümetin çok hızlı bir biçimde Yapısal Dönüşüm Programı’ndaki faaliyetleri hayata geçirmesi gerekecektir.
Eğer hükümet yasalara uygun bir biçimde bu sorunu çözmek istiyorsa 1) Avans yöntemiyle sigorta fonuna ilgili miktarı kullandırır, 2) Reform yaptıkça Türkiye Cumhuriyeti’nden sağlanacak katkılardan ilgili tutarı fona aktarır ve 3) Avans metodunun gerektirdiği çerçevede ilgili kaynağın Kamu Maliyesine dönüşü sağlanarak yılın ilerleyen aylarında Tarım alanında yeni bütçe sıkıntıları oluşmasının önüne geçilir.
Bu ciddi sıkıntının başka türlü çözüme kavuşturulması mümkün görünmemektedir.
Siyaseten ise hükümetin öngörüsüzlüğü ve reformlara ilişkin tutarsızlığı esasen bu sıkıntının temel iki kaynağı olarak ifade edilebilir.
Bütçe hazırlanırken yeterince öngörülü hareket edilemediği ortada…
Bütçeye hibe yöntemi için gerekli kaynak konulmadığı gibi reformların da zamanında gerçekleştirilmemiş olması bu sıkıntıya yol açmıştır.
Tarım Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun TV programlarında tarım alanındaki reformlara ilişkin verdiği yanıtlar da bu iki kaynağı adeta kanıtlar niteliktedir.
Sayın Bakan, “protokol gecikmeli imzalandı” diyerek işin içinden çıkmaya çalışmaktadır.
Bu yanıtı duyan da canla başla reformları hayata geçirmek için çalıştıklarını sanır…
2016’nın kurak geçeceği yılın başından belliydi…
Bütçe Eylül’de hazırlanmaya başlandı…
Zaman sınırlamaları asla mazeret olamaz bu sıkıntı özelinde!
Tarım alanındaki reformlar örneğin Sayıştay Başkanı ve üyelerinin maaşlarının artırılmasından daha az önemli değildi herhalde…
Bilmem anlatabiliyor muyum?
Reform yapmak, niyet işidir!