Kıbrıslı Rum Enerji Bakanı Lakkotrypis yeni bir Taksim modelini mi işaret ediyor?

lakko-770x628
Kıbrıslı Rum Enerji Bakanı Giorgos Lakkotrypis

Kıbrıslı Rum Enerji Bakanı Lakkotrypis, Kıbrıs’ta çözümün enerji alanında yürüttükleri çalışmaların bir ön şartı olmadığını açıkladı. (Cyprus solution not a prerequisite for moving forward with energy plans, Lakkotrypis says).

 Kıbrıslı Rum bakan, üç parselde doğal gaz arama çalışmaları için ihale sonuçlarının açıklanmasının ardından lisans müzakerelerinin yürütülmesi ve lisansların imzalanmasından söz ediyor. Kıbrıslı Rumların enerji alanındaki bir diğer önemli çalışması ise İsrail-Kıbrıs ve Kıbrıs-Girit elektrik enterkonnekte bağlantılarıdır.

Kıbrıslı Türklerin doğal gaza ilişkin tavrı nettir:

“Çözüm olsun, ortak doğal kaynaklarımızı birlikte değerlendirelim”…

Kıbrıslı Rumlar ise geçmişte Navtex krizine de yol açan yaklaşımlarıyla, ortak doğal kaynakları çözümsüzlük koşullarında tek başına sahiplenme gibi bir tavır içerisindedir.

Kıbrıslı Rumların bu politikası veri kabul edilerek söz konusu projeler tek tek incelendiğinde, gerçekten de onlar açısından Kıbrıslı Türklerle veya Türkiye ile illa ki işbirliği yapma zorunluluğunun olmadığı düşünülebilir. İhale açıyorlar, ihale sonucu açıklıyorlar, lisans müzakeresi yapıyorlar ve arama lisansı imzalıyorlar. Diğer yandan ise Türk tarafı muadil adımlar atıyor, gerginlik oluyor, vs ama onlar kendi açılarından yapmak istediklerini yapmaya “muktedirdirler”.

55eb6390f018fbb8f8bdf485Burada yeni sayılabilecek tek unsur, Kıbrıslı Rumların bu kez Türkiye’nin hak iddia ettiği 6. parselde de birtakım faaliyetlere girişme ihtimalidir.

Yine de Sayın Lakkotrypis’e göre çözüm yani işbirliği bir ön şart değildir ve Kıbrıslı Rumlar kendi başlarına planlarını ilerletebilecek kabiliyettedir.

Ancak unutulmamalıdır ki arama çalışmaları neticesinde bulunacak yeni kaynakların ticarileştirilebilmesi için alternatif senaryolar illa ki çözümü işaret etmeyebilecektir.

Kıbrıslı Rum bakanın sözünü ettiği ‘planda’, Afrodit haricinde yeni doğal gaz yataklarının tespiti durumunda çözümsüzlük koşullarında da gazın ticarileştirilebilmesi için alternatif yollar üzerinde mutlaka durulmaktadır.

Kıbrıs açıklarında tespit edilecek yeni doğal gaz yataklarının Kıbrıs’ta işbirliğini ya da hatta çözüm dinamiğini ne şekilde etkileyeceğini şu an için kestirmek kolay değildir.

Kıbrıslı Rumların “çözüm ön şartı değil” diye tanımladıkları planlarının olası olumlu sonuçlarının aslında diyalektik gereği gerginliği de çözüm ihtiyacını da daha da artırabileceği tecrübe ile sabittir.

Günün sonunda iş “miktarı artan” doğal gazı ticarileştirmeye geldiğinde ise alternatifler arasında en fizibl güzergâhları tercih etme ihtiyacı tarafların bir zorunluluk olmasa da işbirliği arayışlarına girişmelerine hizmet edebilecektir.

Meseleye böyle bakıldığında bana göre Kıbrıslı Türkler ve Türkiye ‘hak iddialarından vazgeçmeksizin’ bu açıklamayı soğukkanlı karşılamalı, malumun ilanının ötesinde illa ki bir kışkırtma gibi de algılamamalıdır.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, Türkiye’nin de hak iddia ettiği parselde Kıbrıslı Rumların başlatacağı arama faaliyetlerine nasıl bir reaksiyon verileceği konusunda doğru politikaların belirlenebilmesidir.

Bir senaryoya göre Kıbrıslı Rumların müzakereleri baltalamak istemesi halinde başvuracağı yegâne yöntemin ‘o parseldeki’ faaliyetlerini ilerletmek suretiyle Türkiye’yi kışkırtmak ve müzakere ortamını Türkiye’nin olası reaksiyonunu bahane göstererek berhava etmek olacağı konuşulmaktadır.

Önceden tahmin edilen / öngörülebilen böylesi bir senaryonun devreye sokulması halinde yapılması gereken en son şey o parsele savaş gemilerini göndermek olacaktır. Aksi, “göz göre göre tuzağa düşmek ve Kıbrıslı Rumların ekmeğine yağ sürmek” anlamına gelecektir ki bu, senaryonun öngörülebilirliğinden hareketle aslında bir danışıklı dövüş sonucunda veyahut da “Türk tarafının da arzuladığı şekilde” müzakerelerin baltalandığı yorumları yapılabilecektir.

Savaşı çağrıştırmayacak metotlarla Türkiye’nin hak iddiasını ileriye taşıması elbette ki meşrudur ve bu alanda neler yapılabileceğinin şimdiden planlanması anlaşılırdır.

Örneğin savaş gemisi göndermeden Türkiye’nin de tıpkı Kıbrıslı Rum Enerji Bakanı’nın ifade ettiği çerçevede “çözüm ön şart değildir” mantığıyla o parselde arama çalışmaları başlatması ihtimaller arasında görülmektedir.

Aynı parselde hak iddia eden iki ülkenin eş zamanlı doğal gaz arama faaliyetine girişmeleri sonucunda da şimdiki koşullarda ön şart sayılmayan çözümün aslında ne denli önemli bir hedef olduğu elbette bir kez daha teyit edilmiş olacaktır!

Çözüm yanlısı Türkiyelilerin de Kıbrıslı Türklerin de eş zamanlı muadil adımlar atılmasına “çözüm sürecine zarar verilecek” düşünce ve/ veya duygusu ile itiraz etmeleri halinde ise kendi içimizde başka bir sorunsalla karşı karşıya kalacağız:

Türk tarafında çözüm yanlılarının tutumu, Kıbrıslı Rumların “çözüm ön şart değildir” diyerek ilerlettikleri planlarını ‘desteklemek’ şeklinde mi olmalı yoksa Türk tarafının stratejik çıkarlarından vazgeçmeksizin çözümün aslında ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlatacak biçimde muadil adımlar atmasını ‘desteklemek’ şeklinde mi olmalı?

Burada, siyaseten, çözümsüzlük ortamında, işbirliği olanaklarının değil tarafların kendi planlarını yürütme çabaları ekseninde, doğal olarak, iki taraf oluşmaktadır ve konuya duyarlı herkes bir yandan çözüm çabalarını desteklerken diğer yandan da tarafını netleştirme gibi bir zorunlulukla karşı karşıya kalmaktadır.

Kıbrıslı Türk çözüm yanlılarının, Türkiye’nin savaş tamtamları çalmayacağı ve barışçıl yöntemlerle hak iddiasını ileriye taşımayı deneyeceği koşullarda elbette ki tarafını Kıbrıslı Rumlardan yana değil Türkiye’den yana belirlemek gibi de bir toplumsal duruşa yönelmesi beklenecektir. Çünkü Kıbrıs’ta siyasi eşitliğin gözetileceği bir çözüm için de mevcut koşullarda varlığını sürdürebilmesi için de Kıbrıslı Türklerin Türkiye ile birlikte hareket etmek yani Türkiye’nin desteğini temin edip bunun devamlılığını sağlamak gibi bir tercihle yola devam edebileceği görülmektedir.

Sayın Lakkotrypis’in bana göre kışkırtma gibi düşünülmemesi gereken açıklamasının bir diğer önemli sonuca da zemin yarattığının altı mutlaka çizilmelidir:

Tarafların enerji alanında geliştirdiği planların ilerletilmesi için çözüm ön şart değilse, ki Sayın Lakkotrypis bunu söylemektir, doğal olarak Sayın Lakkotrypis, Kıbrıslı Türklerle Türkiye’nin önümüzdeki dönemde yürüteceği elektrik enterkonnekte projesini de destekler mahiyette bir yaklaşım içerisindedir demektir.

Bir başka ifadeyle, Sayın Lakkotrypis, “Türk tarafı DA enerji alanında kendi planlarını ilerletmek için illa ki çözümü ön şart gibi algılamamalıdır” demiş olmaktadır.

Türk tarafı elektrik enterkonnekte projesinin çözüme / işbirliğine katkısını uzunca bir süredir ileri sürmektedir.

Kıbrıs-Türkiye elektrik enterkonnekte projesi, stratejik anlamda işbirliği olanaklarının artırılması ve Kıbrıslı Rumların istekli olması halinde Kıbrıs-Yunanistan bağlantısı gibi çok pahalı bir proje yerine Türkiye üzerinden ENTSO-E ağına bağlanabilecekleri bir alternatifin onlar açısından da yaratılmış olması gibi sonuçlar içerecektir.

Üzerinde hassasiyetle durulması gereken son bir nokta daha vardır:

Geçmişte Sayın Lakkotrypis’in de “Doğal gaz savaşın değil barışın bir aracı olsun” diyerek Türkiye’yi enerji alanında işbirliğine davet eden açıklamaları olmuştur (Greek Cypriots to ‘invite’ Turkish energy partnership).

Şu veya bu biçimde tarafların çözümü ön şart gibi algılamadan kendi planlarını ilerleteceği ve bu çalışmalara paralel olarak, bu çalışmaların ilerleyen safhalarında yani doğal gazın ticarileştirilmesi aşamasında veyahut Kıbrıslı Rumların Türkiye üzerinden ENTSO-E ağına bağlanmak istemesi durumunda ekonomik yönleriyle işbirliği ihtiyacının daha da artacağı mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak bugün ısrarla üzerinde durulduğu şekliyle “federal çözüm için son şans” noktasında isek, söz konusu ekonomik çıkarların bölünmüşlüğü normalleştirecek biçimde gündeme gelmesi olasılığı da bir hayli yüksektir. Dolayısı ile Sayın Lakkotrypis’in yaptığı açıklamaya binaen, 2004’teki Sayın Hristofiyas’ın ifadesiyle “Euro-Partition / Euro-Taksim” endişesinden sonra bu kez de “Energy-Partition / Enerji-Taksim” alternatifinin konuşulmaya başlanacak olması kimseyi şaşırtmamalıdır. Buradan bakınca, Sayın Lakkotrypis’in, aslında bilerek veya bilmeyerek yeni bir Taksim yani bölünme modelinin Kıbrıslı Rumlarca daha tercih edilir olacağı şeklinde bir algı da oluşturduğu göz ardı edilmemelidir.

Tüm bu tespitler bir yana, ideal alternatif olan federal çözümden şaşmamak gerektiğinin, Cenevre sonrası gelinen aşamanın ideal alternatife çok yakınlaştığımız bir aşama olduğunun unutulmaması önemlidir. Zira henüz tamamlanmamış olan Cenevre Zirvesi’ne verilen arada tüm tarafların el-ense çekerek değil bu momentumu kaçırmamaya odaklanarak sürece katkılarını sürdürmesi, tarafların kendi planlarını ilerletmeye değil ortak planları birlikte ilerletmeye yoğunlaşması ‘durumunu’ da beraberinde getirecektir ki esas arzulanan bu olmalıdır.

Kıbrıslı Rum Enerji Bakanı Lakkotrypis yeni bir Taksim modelini mi işaret ediyor?” için bir yorum

  1. “Lakkotrypis yeni bir Taksim modelini mi işaret ediyor ? sorusunun cevabı, yukarıda ilk paragrafta “Cyprus Solution not a prerequisite for moving forward with energy plans, Lakkotrypis says” bağlantısına ve adı üzerinde “Greek Cypriots to invite Turkish energy partnership” bağlantısına tıklandığı zaman cevap açıktır ; Bağlantılardaki ifadelerden benim anladığım, Sn. Lakkotrypis’in ayrılıkçı değil, ama kollektivist ve barışcı bir tavır taşıdığıdır. Akdeniz’deki doğal gazın gelecekte Türkiye ve Kıbrıs Rumları arasında bir ortaklık oluşması için bir teşvik olacağını ve doğal gazın bir savaşa değil, ama bir barışa vesile olması düşüncesinde.. Kıbrıs bir görüşme sürecinin ortasında bulunduğu için 3.ncü tur lisans verilmesi raundunda bu süreç tamamlandığı zaman yeni lisans verilecek parsellerde sondaj için daha fzla tarihler ayarlanacağından bahsediyor. “Eğer taraflar Kıbrıs için somut bir çözüm kararına ulaşırlarsa bu karardan herkes birçok alanda yarar sağlayacak, enerji, ekonomi ve turizm dahil.” Rum bakan, Türk tarafının duruşu olan “ The Cyprus Issue should be resolved in order to study the option of exporting natural gas through Turkey to Europe” söylemi üzerine, kendilerinin Doğal Gaz ve petrol aramalarında ileriye gidebilmek amacıyla Kıbrıs Sorununun çözümünü ön şart yapmadıklarını ifade ediyor. Hidro karbon konusunun Kıbrıstaki toplumlararası görüşmelerin dışında tutuluyor olması da, Rum Enerji Bakanı’nın söylemiyle örtüşüyor durumdadır. Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da daha önce Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Venizelos ile biraraya geldikleri zaman, Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki hidro karbon anlaşmazlığına dair Venizelos’a Kıbrıs Türklerinin haklarının korunması için ortak bir hidro karbon komitesi oluşturulması teklifini yapmıştı. Venizelos’un Türkiye’ye teklifi ise Türkiyenin UNCLOS’a üye olması önerisiydi. Ben her iki tarafın da tekliflerini çok olumlu buluyorum; Türkiyenin UNCLOS (1982) anlaşmasına katılması, Avrupa Birliğine üyeliğine aday olmasından dolayı ve Avrupa Birliğinin de UNCLOS’u “Acquis Communautaire” içerisine entegre etmiş olması nedeniyle, uluslararası toplum ile uyumlaşma açısından oldukça önemli bir kazanım olacak. Çünkü Türkiye dışında Kıbrıs anlaşmazlığıyla ilgili tüm ülkeler (Kıbrıs Cumhuriyeti dahil) UNCLOS’a üye durumunda. Ve UNCLOS’un katılımcı ülkelere eşit, adil v yasal çareler ürettiği da bir gerçek. Yazınız içerisindeki “Greek Cypriots to invite Turkish energy partnership” bağlantısında yer alan ve TRTWorld and agancies’e ait olan haberde Lakkotrypis bulmuş oldukları büyük oranda potansiyel gaz kaynaklarının adanın gelecek 200 yılı için elektrik sağlayabileceği görüşünü belirtiyor. Tabii ki adamızdaki doğal kaynakların getireceği yarar sadece bununla da sınırlı değil.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s