Aysu Basri Akter’in sunduğu Günün Getirdikleri programında su konusunda yaşananları ve kamu-özel işbirliklerine bakışımızı açıklamaya çalıştım.
Su projesi çok büyük bir hadiseydi. Belediyelerin bu konuda çok ciddi talepleri söz konusuydu. CTP içinde tartışılan ana konu da o idi. Türkiye’nin bize sunduğu bir taslak anlaşma metni vardı. Orada suyun yönetimine DSİ ortaktı, ihalenin nerede açılacağı belli değildi. Bunları konuşmamız gerekiyordu Türkiye ile.
Belediyelerin durumunu mutlaka konuşmanız gerekiyordu. UBP’li ya da CTP’li hiç fark etmez, 28 tane belediye başkanı bu süreçle ilgili tedirginliklerini ifade ediyordu. Siz ülkeyi yöneten hükümet olarak veya hükümetteki partiler olarak elbette ki bunları tartışmanız gerekirdi Türkiye ile. Nitekim tartıştık ve belli noktalara da getirdik işi. ‘Hemen imzalayalım’ mantığında olanları dinlemedik. Evet, tartıştık. Bu suç değildir. Bundan sonra da biz tartışacağız. Kimse bizden önümüze gelen her şeyi imzalamamızı beklemesin.
Kamu-özel ortaklıklarıyla ilgili artık kafamız nettir. Eğer kamu maliyesinin finanse edemeyeceği herhangi bir yatırım varsa herhangi bir alanda, bunun kamu-özel işbirlikleriyle çok hızlı bir şekilde, yönetimi KKTC’de olacak şekilde, ihalesi bizde açılacak şekilde hayata geçirilmesini savunduk, savunmaya da devam edeceğiz.
Bunu Türkiye ile de tartışacağız yeri geldiğinde. Aksi, entegrasyon sürecine dönüşür iş.
Yani siz su projesi yapacaksınız, Türkiye’yi yönetimine ortak edeceksiniz. Yönetimden bahsediyorum. İşletme zaten kamu-özel işbirliği. Onda problem yok. Özele verirsiniz, yaptırırsınız. Siz yönetirsiniz ama. İdare, halkın iradesi ile seçilen idare onu yönetir. Başka alanlarda da bu böyle olacak CTP’nin iktidara gelmesi halinde. Biz ülkemizin yönetimini başka bir ülkeye bırakmak istemeyiz. Budur bizim siyasi çizgimiz. Ama bu demek değildir ki yürütülecek projelere karşı çıkacağız, şu olacak, bu olacak.
“Bir tecrübe yaşadık, o tecrübenin de verdiği avantajla, hızla, halkımızın lehine olacak şekilde bu işleri biz yaparız” diyoruz.
Birikim Özgür 