Bütçe Açılış Konuşması (2015)

butceSayın Bakan; Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nin değerli üyeleri; sayın milletvekilleri; değerli bürokratlar; değerli basın mensupları;

Nisabımız vardır. Toplantıyı açıyorum.

2014’ün son çeyreğinde her yıl olduğu gibi bir sonraki yılın kamu bütçesi için hazırlıklar yoğunlaşmış bulunuyor.

31 Ekim 2014 tarihinde Bakanlar Kurulu 2015 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı hazırlıklarını tamamlayarak Cumhuriyet Meclisi’ne gönderdi.

Kasım ayı boyunca komitemiz bu yasa tasarısını görüşecek ve Genel Kurul’a sevk edecek.

Bugünden itibaren hazırlanan program çerçevesinde yürüteceğimiz çalışmalarımızı 28 Kasım Cuma günü tamamlamayı öngörmekteyiz.

Aralık ayında ise Yasa Tasarısı Genel Kurul’da görüşülerek oylanacak.

Gerek Komite gerekse Genel Kurul aşamasında siyasi partileri temsilen milletvekilleri sadece maliye politikalarını değerlendirmeyecek.

Aynı zamanda ilgili tüm kurum ve bakanlıkların 2014’te yürüttüğü çalışmaları ve 2015 için hedeflerini değerlendireceğiz.

Yasama organınca yapılacak değerlendirme ve öneriler mali olanaklarla ilişkilendirilebildiği oranda kaynaklarımızı etkin ve verimli kullanma bilincimiz gelişecek.

28 Temmuz 2013 Erken Genel Seçimleri sonrasında kurulan CTP-DP Hükümeti, temel vizyonunu “sürdürülebilir bir toplumsal ve ekonomik yapı yaratmak” şeklinde belirlemişti.

Bütçe görüşmeleri, 2014 yılında her bir kurum ve bakanlık çatısı altında “sürdürülebilir bir yapı” vizyonu ışığında nelerin yapıldığını veya yapılamadığını detaylarıyla ele alacağımız bir süreç olacak.

2015 bütçesini tartışırken de SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK olgusunu siyasetin odağına yerleştirebildiğimiz oranda gelecek nesillere devredeceğimiz mirasın niteliğini artırmış olacağız.

Sürdürülebilirlik, 21. yüzyılda insanlığın ortak hedefine dönüşmüştür.

Kıbrıs Türk halkı, farklı ideolojik bakış açılarıyla ve demokratik olgunlukla toplumsal yapımızın sosyal yönden sürdürülebilirliğine, ekolojik sürdürülebilirliğe, mali sürdürülebilirliğe ve ekonomik sürdürülebilirliğe sadakatten ödün vermeden tüm sorunlarına çözümler üretebilecek kapasiteye sahiptir.

Sürdürülebilirlik, daimi olma yeteneğidir.

Kıbrıslı Türk kimliğinin ve kültürünün sonsuza değin sürekli gelişerek yaşaması, sürdürülebilirlik kavramının gereklerine odaklanabilmemize bağlıdır.

Bunun için zihinsel dönüşüm şarttır.

Eğer bir ideoloji, bir siyasi hareket ya da bir sivil toplum örgütü adına herhangi bir alanda bir iddia sahibi iseniz, iddianızın toplumumuzu o alanda sürdürülebilirlik olgusuna yakınlaştırabildiği oranda toplumun saygısını kazanacağınızı ve çoğalacağınızı bilebilmelisiniz.

Eğer hükümetseniz, sürdürülebilirliği gözeten icraatlarınız oranında iktidar olabilirsiniz.

Eğer muhalefetseniz, sürdürülebilirliği vaat edebildiğiniz oranda halkın teveccühüne mazhar olursunuz.

Eğer bir kapitalistseniz, savunduğunuz sistemin uygulayıcılarının geçmişten günümüze attığı yanlış adımlarla abartılı borçlanmalara sebebiyet verdiğini ve küresel düzeyde sürdürülebilirliği dumura uğrattığını bilerek yeni uygulamalar önerebilmelisiniz.

Eğer bir sosyalistseniz, geçmişten dersler çıkararak sürdürülebilirliği göz ardı etmez, sürdürülebilir bir yapı için ve sürdürülebilir bir yapıda eşitlik için mücadele yürütürsünüz.

Kısacası, kim olursanız olun, hangi ideolojiyi benimserseniz benimseyin, ortaya koyduğunuz iddialarla ya Kıbrıs Türk halkının geleceğini ipotek altına alan sürdürülemez yapının bir parçasısınız ya da çocuklarımıza güzel bir gelecek hazırlama mücadelesinin bir neferisiniz.

Yasama mensupları olarak 2015 bütçesini bu bilinçle tartışabilirsek, kendi durduğumuz noktadan ülkemize ve toplumumuza karşı sorumluluklarımızı yerine getirmiş olacağız.

Bunu başarmanın ölçüsü ise bütçe görüşmeleri boyunca her alanda ihtiyaç duyulan yapısal reformları enine boyuna masaya yatırmaktır.

Komite olarak yürüteceğimiz çalışmalarda 2015 yılında bizi sürdürülebilirlik olgusuna yakınlaştıracak tüm köklü reformlardan haberdar olmak adına bakanlıkları ve kurumları sorgular pozisyonunda olacağız.

 

Değerli milletvekilleri,

2014 için öngörülen 357,5 milyonluk bütçe açığı, gelirlerin artırılması sayesinde yılsonu itibarıyla tahmini 47 milyon dolaylarına indirilmiş olacaktır.

Söz konusu gelir artışlarının Hükümet Programı’nda işaret edildiği şekilde dolaylı vergilerden değil dolaysız vergiler olan kurumlar ve gelirler vergisinde sağlanan artışlardan kaynaklanmış olması da vergide adalet açısından olumludur.

Kamu borç stokuyla ilgili somut adımlar atılamamış olsa da mali sürdürülebilirliğin sağlanması konusunda Maliye Bakanımız Sayın Zeren Mungan’ın sergilediği hassasiyet 2015’in umut yılı olmasını sağlayacak en önemli etkenlerin başında gelmektedir.

Yerel gelirlerimizin genel giderlerimizi karşılama oranının hâlâ yüzde 75’in altında olması 2013 seçimlerine damgasını vuran ve CTP-DP Hükümet Programı’nın temel hedefleri arasında yer alan “kendi kendine yetecek bir sistem” vaadinin realizasyonunu engellemektedir.

Bütçemizin kronikleşmiş sorunları geleceğimizi ipotek altına almaya devam etmektedir.

“Ben, Kıbrıs Türk halkının geleceğini ipotek altına alan sürdürülemez yapının bir parçası değilim” diyorsanız, bütçe görüşmeleri esnasına ortaya koyacağınız her önerinin kamu gelirlerinin artması ve kamu giderlerinde ek mükellefiyet getirmemesi ilkesini gözetmeniz gerekir.

Bütçemize ilişkin en ciddi sorun, maaş ve maaş nitelikli harcamaların yüzde 85’in üzerinde bir orana tekabül etmesidir.

Böylesi katı giderler nedeniyle sosyal, ekolojik, mali ve ekonomik sürdürülebilirlik için kaynak yaratmamız neredeyse imkansızlaşmakta ve bu durum toplumumuzda siyasete inançsızlığı beslemektedir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin sunduğu hibe ve kredi imkânları sayesinde bir yandan toplu göçlerin önüne geçilerek toplumsal varlığımız güvence altına alınmakta ancak diğer yandan ise “kendi kendine yetebilen bir toplum” idealimizden uzaklaşmaktayız.

Bu büyük çelişkiyi aşmamız ve kendi kendine yetebilen bir toplumun refah ve mutluluk umudu her geçen günle artan fertlerine dönüşmemiz için görevimiz yapısal reformları siyasetin odağına yerleştirmektir.

Uzlaşı ve özveri kültürünü yaygınlaştırmak, mağduriyetleri ve adaletsizlikleri gidermek, mevcut kaynaklarımızı daha adil paylaşmak, gelir uçurumlarını azaltmak ve toplumumuzun niteliğini yükseltmek adına sosyal alanlara çok daha fazla kaynak ayrılabilmesini sağlamak bizim elimizdedir.

Yeter ki 2015 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı’nı ele alırken mevcut sorunların çözümünü sadece kamu bütçesinden daha fazla kaynak temini ile ilişkilendirmeyelim.

Örneğin 2015 yılında merkezi bütçeden yerel yönetimlere yapılacak katkılar yüzde 10,89 artırılacak olsa da yerel yönetimlerin mali ve idari sürdürülebilirliğinin sağlanması için köklü reformlara ihtiyaç devam edecektir.

Belediyelerimizin kendi bütçelerinde personel harcamalarını uluslararası standart olan yüzde 40-45 bandına çekebilmesi büyük önem taşımaktadır.

Yakın geçmişte yaşadığımız ve hâlâ etkileri sürmekte olan Lefkoşa Belediyesi dersinden gerekli dersleri çıkarmış olmalıyız.

Lefkoşa Belediyesi dersinin gerek dönemin hükümetinin gerekse dönemin Belediye Başkanı’nın vahim hataları nedeniyle yaşandığını akılda tutmamız ve toplumumuzun ağır bedeller ödemesine izin vermememiz gerekir.

Çünkü siyasetçilerin günahlarının bedelini günün sonunda yurttaşlarımız ödemektedir.

Köklü reformları ciddiyetle ele alamadığımız her saniye yurttaşlarımıza karşı siyasi bir suç işlemiş olmuyor muyuz?

Yapısal sorunlarımızın halline dönük somut ve uygulanabilir önerilerin tartışılacağı, ilgili tüm bakanlık ve kurumlara yol gösterici olacağımız verimli bir komite aşaması diler, beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

11 Kasım 2014, KKTC Cumhuriyet Meclisi