Ülkenin ciddi sorunlarını konuşmanın ya da yazmanın zul olduğu, bilhassa uzmanların kendi alanlarında sisteme katkısının sıfır düzeyine düştüğü büyük bir buhran döneminden geçmekteyiz. Örneğin eğitimde yapılması gereken o kadar çok şey varken mevcut iktidarın hiçbir soruna el atmaması, uzun erimli programlarla sorunların üstesinden gelmeye dönük planlamalara gitmemesi ve günübirlik icraatları bile yüzüne gözüne bulaştırması düşündürücü değil midir?
Düşünme, algılama ve problem çözme yeteneği gelişmiş nesiller yetiştirme hedefimize acilen odaklanmamız gereken bir çağda yaşıyoruz. Yeni fikirlere açık, özgüven ve sorumluluk duygusuna sahip bireyler yetiştirmenin önemi her geçen günle birlikte artıyor. Demokratik değerleri benimsemiş, farklı kültürleri anlayabilen hatta onlardan birşeyler öğrenmeye çalışan, bilgi toplumuna adaptasyon becerilerine sahip bireyler değilse kim kuracak bu ülkenin geleceğini?
Nerede yetişecek bu çocuklar? Okulların hali içler acısı. Donanım ve altyapı bakımından ciddi yatırımlara ihtiyaç var. Okulların gününde açılmasını bile sağlayamayan UBP iktidarı nasıl üstesinden gelecek tüm bu sorunların?
Kim yetiştirecek bu çocukları? Bir dönem toplumsal varoluşun teminatı olan öğretmenlerimizin değerini yerle yeksan eden bir sistemle karşı karşıyayız. Mesleki anlamda bilgi ve becerilerini geliştirmelerine dönük hangi imkânlar sunulmuştur öğretmenlerimize son üç yılda? Bugün her düzeyde öğrenci, öğretmen ve öğretim elemanı değişimini ve hareketliliğini artırmaya yönelik çok önemli uluslararası programlar yürütülüyor çevremizdeki ülkelerde. AB bu konuda bize belli imkânlar sunuyor hali hazırda ancak yeterli midir? Türkiye’de onlarca çok iyi düzeyde eğitim hizmeti sunan okul vardır. Türkiye ile bu konuda işbirliği yapılabilir. UBP döneminde hiç bu gibi konularda yeterli planlama ve girişim yapılamamıştır. Niye?
En genelde okullarımızın durumu kalite ve verimlilik açısından içler acısıdır. Ne birbirleriyle ne de bölgemizdeki diğer okullarla rekabet edebilecek durumdadır okullarımız. Çünkü sistem bunu öngörmemektedir. Öğrenci başına düşen öğretmen sayımız eğitimde çağı yakalamış ülkelerden bile fazla iken hâlâ öğretmen açığından bahsedilmesinin sebebi nedir? Okullarımız adeta çürümeye terk edilmiştir. UBP’nin vizyonsuzluğu ve geleceği planlama konusundaki kapasitesizliği en fazla okullarımızı vurmaktadır.
Özel okullara sunulan teşvikler önemli bir enstürmandır sistem açısından. UBP kalite odaklı bir anlayışla mı bu teşvikleri sunmaktadır? Buna yönelik doğru planlama ve denetim mekanizmalarını geliştirebiliyor mu? Eğitim bakanlığındaki personelimizi bu gibi konularda yeterince eğitiyor muyuz?
Eğitimdeki sorunlara ve başıboşluğa dair söylenebilecek ve yazılabilecek o kadar çok şey var ki!
Nasıl üstesinden geleceğiz tüm bu sorunların? Bir elden eğitimdeki sorunlarımızı aşmak için ciddi politikalar geliştirmemiz ve bir yol haritası çıkarmamız gerekiyor artık. Bir toplumun beyni siyaset kurumudur. Önceki dönemleri ve sendikaları suçlayarak bu kötü gidişata gerekçeler uydurma lüksü olamaz herhangi bir iktidarın.
Ülkede refahı artırmaya dönük bütünlüklü bir yaklaşım sergileyebilecek bir iktidar, eğitimdeki sorunlarımızın da üstesinden gelebilir. Ekonomiyi büyütecek, istihdam olanaklarını geliştirecek ve kamu dengelerini iyileştirecek bir iktidarla birlikte başta eğitim olmak üzere insanımızın yaşam kalitesini ve insani gelişmişlik düzeyimizi doğrudan etkileyen pek çok alanda ciddi projeler geliştirip uygulayabiliriz.
Temel hedef olan refahı artırma konusunda inandırıcı bir proje geliştirmeyen UBP gitmeli, yerine kaynaklarımızı doğru şekilde kullanmamıza ve geleceği inşa etmemize odaklanacak yeni bir iktidar gelmelidir. Aksi takdirde herkes bilsin ki öğretmen, öğrenci, veli ya da eğitim uzmanı ne kadar bağırırsa bağırsın, ister bireysel isterse de örgütsel manada bu ülkeye bir kuruşluk katkı yapabileceğimiz bir ortam yoktur ve UBP iktidarda olduğu müddetçe de olamayacaktır.
24 Eylül 2012, Yenidüzen