2011’de gerçekleştirilen Toplumsal Diyalog ve Değişim Forumu’nda katılımcılar sorunlara yol açan kök nedenleri tespit ederken eğitimde reform ihtiyacının altını çizmişlerdi. Adalet duygusunun sağlanması için eğitim sisteminde vatandaşlık haklarına ve sorumluluklarına daha fazla vurgu yapılması ihtiyacı üzerinde durulmuş, sektörlerin verimsizliğinin giderilmesi için yine eğitim sistemimizin gözden geçirilerek ekonomik hayatımızın ihtiyaçlarına dönük insan yetiştirilmesinin ve girişimcilik eğitiminin önemi tespit edilmişti. Verimli bir üretim sistemi ve ona uygun bir eğitim sistemi sayesinde nüfus sorununun ortadan kalkabileceği vurgulanmıştı. Bilinen çözümlerin uygulanamamasının sebeplerinden bir tanesi olarak eğitim sistemi çıktıları gösterilmiş, bu sistemin sorunların artmasına ve çözümlerden uzak kalınmasına neden olduğu üzerinde durulmuştu. Katılımcılara göre eğitim, Kıbrıs sorununun çözümünü beklemeden çözülebilecek sorunlar arasındaydı.
2006 yılında Dünya Bankası’nın AB için hazırladığı rapora göre eğitimde pek çok avantajımız vardır. Öğretmenlerimizin motivasyonunun yüksek olması, öğretmen başına düşen öğrenci sayısının kabul edilebilir bir seviyede olması ve eğitim hizmetlerine tüm ülke çapında erişimin kolaylığı bunlardan sadece birkaç tanesidir. Öğretmenlik mesleğine ilginin yüksek olması ve öğretmen yetiştirme programlarına rağbetin iyi düzeyde olması da raporda övülmektedir. Ailelerin eğitime kaynak ayırma konusundaki hassasiyetleri de raporda toplumumuzun eğitime verdiği önemin bir işareti olarak ele alınmaktadır.
Ayrıca raporda o dönemde yürütülen eğitim reformlarının Kıbrıs’ın kuzeyini Avrupa’daki iyi uygulamalara yakınlaştıracağından söz edilmekte, zorunlu eğitimin sekiz yıldan dokuz yıla çıkarılmasının, öğrenci merkezli eğitime geçmek için eğitim programlarının yenilenmesinin, öğretmen yetiştirme sisteminin modernize edilmesinin, zorunlu eğitimde yeni öğrenci değerlendirme yaklaşımları üzerinde durulmasının ve yabancı dil eğitiminin güçlendirilmesinin öneminden bahsediliyor. Mesleki eğitimin AB standartları ile uyumlaştırılmasına dönük reform çalışmalarının mesleki eğitimi gençler için daha cazip bir alternatife dönüştüreceği üzerinde duruluyor.
Aynı raporda temel eğitim düzeyindeki sorunlarımız ise şu şekilde tanımlanıyor:
1) Okullardaki yetersiz ders saatleri; 2) Aynı düzeyde eğitim sunan okullar arasında eğitim kalitesinin değişkenliği; 3) Öğrenme-öğretme süreçlerinde demokratik bilgi toplumunda ihtiyaç duyulan becerilere yeterince yer verilmemesi; 4) Okullardaki teçhizat ve teknoloji yatırımları pahasına öğretmenlere sunulan cömert maaşlar ve avantajlar; ve 5) Ortaokullarda sunulan eğitimin işgücü piyasası ile ilişkilendirilmemiş olması.
Raporda tüm bu sorunlar nedeniyle kamunun eğitime ayırdığı kaynakların beklenen karşılığından çok daha az düzeylerde öğrencilerin eğitsel kazanımlar elde edebildikleri iddia ediliyor.
Aradan geçen yedi yıllık sürede sorunların katlanarak devam ettiği, o dönemde yakalanan istikrarlı reformların yerini günübirlik kararlara bıraktığı, eğitim yönetiminde ciddi kapasite sorunları oluştuğu iddia edilebilir. 2009 seçimleri sonrasında göreve gelen UBP’li bakanların başlatılan reformları ters yüz etmeyi denemesi eğitim sistemimize zarar vermiştir. Daha da önemlisi, Dünya Bankası Raporu’nda açıklıkla üzerinde durulan öğretmen maaşları ve diğer hakları dramatik bir biçimde eritilirken maalesef raporda önerildiği şekliyle okullarımızda teçhizat ve teknoloji yatırımlarına herhangi bir aktarım söz konusu olamamıştır. Toplumumuzun bu kötü gidişatı sorgularken aynı zamanda kısır tartışmalar yerine tüm paydaşların katılımıyla eğitim politikalarının oluşturulmasını talep etmesi gerekmektedir.
Demokratik bilgi toplumu değerlerini tüm kesimlerin kendinden birşeyler bulabileceği bir eğitim ortamı sayesinde yaygınlaştırabiliriz. Bunun için kollar birlikte sıvanmalı, eğitimdeki sorunların çözümü “ben yaptım oldu” anlayışına dayandırılmamalıdır. Kısır tartışmalarla bir yere varmamız mümkün değildir. Farklılıklardan hareketle fili tuttuğumuz yerden tarif etmenin hiçbir anlamı kalmamıştır. Her kesimin yaptığı tanımlamaların bizi bütüne ulaştırabileceği bir ortamı şekillendirmeliyiz yeniden. Gün, file hep birlikte fil deme ve sil baştan eğitimi yeniden düzenleme günüdür…
24 Aralık 2012, Yenidüzen