Kamu çalışanlarının 2016 13. maaş ödemeleri 21 Aralık itibariyle gerçekleştirildi.
Bu ödemenin piyasamıza yılbaşı öncesi olumlu etkisi herkesin malumudur.
204 milyon TL’lik kaynağın azami düzeyde iç piyasamızda sirküle olması halinde mevzubahis olumlu etkinin daha yüksek düzeylerde ve daha geniş toplum kesimleri tarafından hissedilebileceği de bilinmektedir.
13. maaşların 21 Aralık itibariyle ödeneceği açıklandığında kamu çalışanlarına yönelik bir çağrı yaptım:
“Duyarlı olalım, kamu çalışanı olmayan komşumuzu da düşünelim ve mümkün olduğunca bu kaynağı iç piyasada değerlendirmeye çalışalım”…
Bunu “Türk’ten Türk’e” kampanyası ile özdeşleştirip eleştirenler oldu.
Elbette herkes sahip olduğu maddi kaynakları istediği şekilde değerlendirebilir. Ben de zaman zaman Güney’deki alışveriş merkezlerini ziyaret eden, Güney’den alışveriş yapan birisi olarak bir zorlamadan veyahut da kuralcı bir dayatmadan değil herkesin özgür iradesiyle tercih edebileceği bir “duyarlılıktan” söz etmiştim. Esnafımıza, üreticimize dönük bir duyarlılıktan…
20 Aralık itibariyle hükümetin 13. maaş ödemelerini gerçekleştirmek için iç borçlanma yoluna gittiğini, 80 milyon TL’lik borçlanmayla 21 Aralık’ta 13. maaşların ödeneceğini öğrendim.
Bir defa, piyasamıza olumlu etkileri baki kalmak koşuluyla, devletin borçlanarak bir cari harcama gerçekleştirmesinin teknik anlamda çok ciddi bir mali disiplin ihlali olduğunu vurgulamak gerekir.
Taşıma suyla değirmen dönmez…
Geçmiş hükümetlerin borçlanarak cari harcama gerçekleştirme alışkanlığı nedeniyle oluşan iç borç dağının başımıza ördüğü çorap herkesin malumudur.
Dolayısı ile maliye bakanlarının bu konuda duyarlı olması, eldeki imkânlar ölçütünde günü gününe ödeme taahhütlerini yerine getirmeye odaklanması, artacak kaynaklarla da borç ödemesi yapmaya odaklanması gerekmektedir.
İçinde bulunduğumuz mali koşullar böylesi bir “duyarlılığı” da bize yani sorumluluk sahibi kamu yöneticilerine dayatmaktadır.
Teknik bir konu gibi de değerlendirilebilecek bu husus, Maliye Bakanlığı bütçesi görüşülürken doğal olarak tarafımca Meclis kürsüsünden gündeme getirildi.
Hiçbir reform yapmayan, Türkiye Cumhuriyeti’nin sağladığı şartlı Reform Destek Ödeneği’nden yararlanamayan, yılın ilk 5 ayında yerel kaynaklarla yapılan savunma harcamalarının 6. ayda Türkiye’den toplu bir biçimde alan, Ekim itibariyle Türkiye Cumhuriyeti’nin sağladığı şartsız 200 milyon TL’lik bütçe açığımıza katkının sadece 20 milyon TL’sini harcadığını “kasada para var” diye övünerek açıklayan bir hükümet, yerel gelirlerin 13. maaşlar dâhil toplam cari harcamalarımızın %95’ini karşılayabilecek seviyeye ulaştığı koşullarda nasıl olur da 13. maaşları borçlanarak öder?
Bunu bir önceki Maliye Bakanı olarak hiç sorgulamayalım mı?
Bu hükümetin 13. maaşları ödeyebilmek için Türkiye Cumhuriyeti’nden avans talep edip reddedildiğini, bu davranışla Türkiye Cumhuriyeti nazarında Kıbrıslı Türklerin itibarını zedelediğini, bizi rezil ettiğini, Kıbrıslı Türklerin taahhüt dışı taleplerle avuç açar pozisyona düşürüldüğünü görmezden mi gelelim?
2017 yılına ait yerel gelirlerin 2016 henüz tamamlanmadan harcanmasını ve bundan ötürü hükümet ya da hükümetlerin gelecek yıl içinde yaşayabileceği mali sıkıntıları öngörüp hiçbir uyarıda bulunmayalım mı?
Cevizcinin çuvalından oynanmasına sessiz mi kalalım maliye bütçesi görüşülürken?
Sayın Denktaş’ın hiçbir hesap kitap yapmadan “bütçe tamamlanmadan 13. maaşlar ödenecek” şeklinde açıklama yapmış olmasını, bu açıklamanın bedelinin 1 milyon TL’ye yakın faiz ödemesi olacağını gelinen aşamada değerlendirmeye tabi tutmayalım mı?
Eğer bir önceki Maliye Bakanı olarak maliye bütçesi görüşülürken bu önemli konulara hiç değinmeyeceksek, bu bütçe Meclis’te niye görüşülüyor?
“Dostlar alışverişte görsün” diye mi?
Mevzu, basına, “Birikim Özgür 13. maaşlar konusunda hükümeti eleştirdi” şeklinde yansıdı doğal olarak.
Vay sen misin bunu söyleyen…
Eleştirinin bini bir para…
Bilhassa sosyal medyada mevzuyu küfürle ele alanlara küfürlerini aynen iade ederim.
Evet, 13. maaşlar kamu çalışanlarımız için de esnafımız için de ciddi bir nefes alma aracıdır ve bu taahhüt var olduğu sürece ödenebileceği en erken zamanda da ödenmelidir. Ancak mali yapıyı tahrip ederek ve kamu maliyesini yönetirken hassasiyetle dikkate alınması gereken prensipleri çiğneyerek bu ödemeyi yaparsanız, söz konusu çevrenin bugün değilse yarın ödeyeceği bedel çok ciddi boyutlarda olacaktır. 13. maaşların piyasamıza olumlu etkilerinden bağımsız olarak, teknik açıdan meseleye bakışım bu yöndedir.
Kamu maliyemizin tüm ödeme taahhütlerini eksiksiz ve zamanında gerçekleştirebileceği, bu vaziyetin kalıcılaşarak gelecekten ödünç alarak değil gelir-gider dengesine oturacağı günlerin yakın olmasını dilerim.