Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi bugün haftanın ilk toplantısını gerçekleştirdi.
Toplantıda geçtiğimiz hafta kaleme aldığım bilgi notunda (Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Çalışmaları Hakkında Bilgilendirme 2-6 Ocak 2017) detaylarıyla ele aldığım fon yasalarının genel görüşmesine devam edildi ve komiteye davet edilen ilgili taraflar dinlendi.
Genel itibariyle fonların tasfiyesi ve maliyeye devri hususunda henüz siyasi iradenin net olarak şekillenemediği, çeşitli pürüzlerin aşılmasına dönük somut formüller üzerinde hükümet katında bir mutabakatın oluşmadığı ve bu yasal düzenlemelerin hayata geçirilebilmesi için hükümetin gerekli çalışmaları hayata geçirmediği üzerinde durulabilir.
Bugünkü toplantının en dikkat çekici yanı, komiteye Türkiye Cumhuriyeti hibe ve kredilerinin kullandırılması hususunda yaşanan sıkışıklıkla ilgili verilen bilgilerdir.
Buradan çıkarılması gereken dersler şunlardır:
1) UBP-DP hükümeti, genişletici maliye politikaları nedeniyle Türkiye ile ilişkilerini kısa sürede yıpratmıştır ve yardımlarda aksama meydana gelmiştir.
2) Hükümet katında bu sorunu aşabilmek için hızlıca yapısal düzenlemelere gitme niyeti belirmiştir.
3) Bu kapsamda hükümet fon yasalarını geçirmek istediği halde konu özelinde siyasi irade ve teknik çalışma düzeyinde gerekli performansı sergilemekten henüz çok uzaktır.
4) Ülkemizde genişletici maliye politikaları uygulamak için mali yapımız müsait değildir. Dünyada zaman zaman ekonomik durgunluğu aşabilmek için devreye sokulan genişletici maliye politikalarını uygulayabilmek için bizde öncelikle bütçe fazlası veren bir yapının oluşturulması gerekmektedir. Bu aşamaya kadar ekonomik büyümeyi sağlamak adına atılacak tüm adımlar Türkiye Cumhuriyeti hibe ve kredilerinin etkin ve verimli kullanımı ile ilişkilendirilmelidir. Bu durum aynı zamanda hükümetlerin Türkiye ile imzalanan protokolleri ciddiyetle ele almasını ve Türkiye ile ilişkilerde karşılıklı taahhütlere bağlı kalınması suretiyle daha sağlıklı ilişkiler geliştirilmesini de siyaseten önemli kılmaktadır.
5) Çözüm olsun veya olmasın, bir sonraki seçimde yönetime gerçek manada talip olacak tüm partilerin ülkeyi düzlüğe çıkarmak için genişletici maliye politikaları ile ilgili tutumunu netleştirmesi ve halka bu konuda çok açık mesajlar vermesi gerekecektir. Popülizmin oya tahvil edilemeyeceği bir dönemden geçmekteyiz.
Komitemiz, yapısal tedbirler kapsamında değerlendirilebilecek bir başka yasa tasarısı olan Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Yasa Tasarısı’nı görüşmek üzere Perşembe günü haftanın ikinci toplantısını gerçekleştirdi.
Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Yasa Tasarısı, AB müktesebatına uyum programı çerçevesinde Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Yasası’nın gözden geçirilmesi ve ülke ihtiyaçları da dikkate alınarak uluslararası standartlara, AB direktiflerine ve Mali Eylem Görev Gücü (FATF)’nün 2012 yılında kabul edilen yeni tavsiye kararlarına uyumlu yeni bir yasaya dönüştürülmesini öngörüyor.
Tasarıda suç geliri aklama suçu ve terörizmin finansmanı suçunun yeniden düzenlenerek AB direktifinde yer alan şekli ile yasada yer bulması gibi önemli unsurlar var.
Tasarının Meclis Genel Kurulu’na sevki için yoğun ve uzun soluklu bir çalışma yürütülmesi gerekiyor.
Önümüzdeki hafta komitemiz bu tasarıyı fon yasalarını görüşmeye devam edecek.
Birikim Özgür 